30 May 2012

Burak Özeşme





Çok uğraşarak elde ettiği golf antrenörlüğü göreviyle gittiği Fas'da yaşamını  yitiren sevgili Burak Özeşme'nin ailesi ve yakınlarına başsağlığı diliyorum. 


Işıklar içinde yatsın.

17 May 2012

Öteki Diyar



"Kendisi de aynı dönemde bir üniversite öğrencisi olan Yavuz Çekirge’nin, kuşağının maruz kaldığı acıları siyasi bir kurguyla yansıttığı romanında, “Öteki Diyar”da da süren adalet arayışına tanık oluyoruz.
İdealist üniversite öğrencisi Erhan Mert de baş eğmeyen, asi karakteriyle dönemin “güvenlik birimleri”nin hedefi haline gelerek bir süre sonra bir öğrenci eyleminde “faili meçhul” bir şekilde öldürülür. Kendisine göre ise katili “alçak sapık, ajan bozuntusu” Çetin Sarı’dan başkası değildir. Daha önce Çetin Sarı’nın ağır işkencelerinden de geçen Erhan Mert, öldükten sonra en azından “Öteki Diyar”da katiliyle yüzleşmeyi ve ilahi adaletin tecellisine tanık olmayı ummaktadır. Gelgelelim orada işler dünya mantığıyla yürümemektedir. Kendini savunma amacıyla da olsa birini öldürdüğü için hem suçlu hem de mağdur konumunda olan Erhan Mert’in hükmü Ütopsis, Heterotopsis, Nemesis, Paradoksis ve Elipsis melekleriyle yapacağı görüşmelerden sonra verilecektir.
Öte yandan meleklerle yaptığı görüşmelerde kısmen de olsa cennet ve cehennemin bazı bölümlerine girerek oradaki uygulamaları görür. Türkiye siyasi ve edebiyat tarihinin önemli iki şairiyle karşılaştığı cehennemde ise Osmanlının son dönemiyle yakın tarih arasında karşılaştırma yapma imkânını da bulup yapılan siyasi hataları idrak eder. 
Çarpık cumhuriyet ideolojisini açık bir şekilde odağına alan Öteki Diyar, Erhan Mert’in baş eğmeyen karakteri üzerinden Türkiye’nin karanlık bir dönemine ışık tutuyor.Osmanlı sonrası cumhuriyet tarihinin pek çok karanlık noktasından biri de yurt işgalleri ve 6. Filo eylemleriyle doruğa çıkan 68 Hareketi’nin maruz kaldığı şiddetin dozudur. Milliyetçi, dinci, işbirlikçi, ajan-provokatör unsurların da devreye sokulmasıyla önüne set çekilmeye çalışılan gençlik eylemleri üniversite önlerinde, yurt baskınlarında hedef gözetilerek liderlerinin açıkça öldürülmesi, ağır işkencelerden geçirilerek ruhen ve fiziksel olarak sakatlanmasını beraberinde getirmiştir."


                                                             http://www.idefix.com/Kitap/tanim.asp?sid=SI6DJLO5XD6DNBFLZRBC&searchstring=yavuz%20%E7ekirge

14 May 2012

Avrupa Bayanlar Profesyonel Golf Turu


Avrupa Bayanlar Profesyonel Golf Turu 2012 sezonu Antalya etabı geçen hafta Antalya National Golf Club’da oynandı. Dört gün süren turnuvanın galibi geçen yılın şampiyonu Christel Boeljon oldu.


Turnuvanın ilk günü çekişmeli geçti. İlk günün galibi Pernilla Lindberg son iki çukurda üst üste hatalar yaptı. Öne  geçen Boeljon istikrarlı oyunuyla en yakın rakibi ile farkı dört puana kadar çıkardı. Avrupa’nın önde gelen bayan golfçülerinin katılımıyla çok renkli geçen turnuva, Türkiye futbol lig finalinin gölgesinde kaldı.





 Galatasaray’ın şampiyon olmasıyla sona eren Türkiye futbol ligi, bu yıl bir çok skandala sahne oldu. Milyonlarla ifade edilen taraftar destekli takımların idarecilerinin adlarının karıştığı “şike” iddaaları ligin tadını kaçırmadı desek yalan olur.

 Medyanın da taraf olduğu bu iddaalar, bilet parasını ödemekten ve tuttuğu takımı desteklemekten gayri bir hatası olmayanları derin üzüntülere gark etti. Bu sahtecilik suçlamaları aylar boyunca medyanın gündemini oluşturdu. Sonuç bildirisinde TFF şike idaalarına ilişkin bir karar verdi. Bu kararın ertesinde filnaller oynanmaya başladı. Sahada oyuncuların ve idarecilerin  hakemlere uyguladığı taciz ve baskı medya tarafından sürekli alkışlandı. Bu alkışların gıdasıyla beslenen taraftardan şimdi de “FAIR” davranmasını bekleyen spor yöneticileri, medya mensupları var.

 Bu mümkün mü? Sporun ve giderek futbolun etik değerlerinin sürekli idarecileri ve medya tarafından ayaklar altına alındığı bir ortamda taraftarın nasıl fair davranması beklenebilir ki? Taraftarı eğiten ve bu hale getiren medya bu anlamda hiç bir sorumluluk da almak istemiyor. Bir "ego bulamacı" haline getirilen taraftar spor ilişkisi giderek biber gazlarının sıkıldığı, coplamaların tacizlerin, tehditlerin savrulduğu ve  uygulandığı ortamlara taşındı.

İşte bu futbol olayına yoğunlaşan taraftarların hiç bilmedikleri bir sporu izlemeleri de beklenemezdi. Doğada sadece kendi teknik gücüyle ve kelimenin tam anlamıyla “Fair” bir müsabaka çıkaran golfçülerin katıldığı bu turnuva, bir  anlamda izleyicisine huzur veren bir spor olayıydı. Toros dağlarının gölgesinde tarihi fıstık çamlarıyla çevrelenmiş doğa cenneti golf sahasında kuş cıvıltıları arasında huzurlu bir müsabaka seyretmenin keyfini hiç bir şeye değişmem. Futbolun fair olmayan tipini  sevmiyorum. Şımarık futbolcuların özürleri kabahatletrinden büyük bir saldırhganlıkla hakemleri taciz etmesini, taraftarın gözlerinden ateş saçarak sahaya maddeler atmalarını,  isterik haykırışlarını, küfürlerle dolu marşlarını, medyada şişkin egosunu tatmin eden sporcu ve hakem eskilerini, ellerini kollarını sallayarak ağızlarından tükürükler saçarak bozuk Türkçeleriyle kavga etmelerini  sevmiyorum.

Pazar günü  büyük bir çoğunluğu katılımcıların yakınları ve civar otellerde kalan turistlerden oluşan seyirci kitlesiyle çukur çukur turnuvayı izliyor, fıstık çamlarının gölgesinde Toros Dağlarından esen rüzgârın tenime dokunuşunu huzurla özümsüyordum. İki yıldır golfe bir kaç nedenle ara vermiştim. Dört yıldır da National Kulübe gelmemiştim. Üyesi olduğum National’e gelmek  beni oldukça heyecanlandırdı. Sahayı çok değişmiş buldum. Dört yıldır görev yapan yeni saha müdürünün her çukuru elden geçirdiği, bitkileri ve göletleri yeniden tasarladığı belli oluyordu. Bazı “green”lerde genişletme çalışmaları yapılmıştı.

 Çıt çıkarmadan oyuncuları izleyen belli ki golf oynayanlardan oluşan seyirci kitlesiyle hareket ediyoruz. Her detayı düşünülerek organize edilen bu turnuvada seyircilere ilişkin komutları vermek üzere görevliler yerlerini almışlardı. Görevlilerin tutukları işaretler İngilizce: “Quite Please” , “No Cameras”, “No Phones”. Genellikle golf seyircisi kurallara uyum gösteriyor. Oyunun ana teması zaten “Kurallara Mutlak Uyum ” .

Organizasyonu sağlayan LET, hiç bir tartışmaya yer vermeyecek kusursuzlukla olayın profesyonel kalitede gerçekleşmesini sağlam ıştı. her çukuru ayrı ayrı dolaşarak oyuncuları izlemek çok hoştu.



 İ

Özellikle Kuzey Avrupa ülkelerinden gelen bayan golfçülerin kusursuz fiziklerinin de turnuvaya ayrı bir renk kattığını söylemeliyim.      

1 May 2012

1 Mayıs



Biber gazı hiç yüzünüzde patladı mı?
Gözlerinizden yaşlar fışkırırken nefes almakta zorlanıyor, çaresiz kalıyorsunuz.
Size o gazı atanlar hiç bir şey olmamış gibi kin dolu bakışlarla size nefret söylemlerini birbiri ardından sıralıyor.
O  zalim bakışlı polisler sizin yurttaşlık haklarınızı hiçe sayarak gazı habire yüzünüze boşaltıyor.
Oysa siz dükkanınızın önüne koyduğunuz saksıları ve onların içine dikilmiş olan erguvan ağaçlarınızı korumaya çalışıyorsunuz. Taksime çıkan sokaklardan biri üzerinde bulunan sahaf dükkanınızın pencereleri, saksıları kırılıyor siz de biber gazıyla mücadele etmek zorunda kalıyorsunuz.
Şikâyet edecek bir merci yok. Siz bu haksızlığa katlanmak zorundasınız.
Çünkü Taksim’e çıkan sokaklardan birinin üzerinde sahaf dükkanınız var.
Bundan otuz beş yıl önce ellerinde bayraklarla Taksim meydanına gelen 37 genç de oraya devletin haksız uygulamalarını protesto amacıyla gelmişlerdi.
Bireysel hak ve özgürlüklerine sahip çıkmak için Taksim meydanına gelen binlerce kişinin arasında yerlerini almışlardı.
Tam o sırada meydana bakan binaların çatılarına yerleştirilen tetikçi ajan provakatörlerin ateşi başlayacaktı.
Kimdi bu ateş edenler?
Biber gazı atanlarla tetikçilerin bağlantısı var mı?
Bu gerçekler ortaya çıkarılmadan toplum bu cinayetlerle yüzleşmeden kimse demokrasiden söz edemez.
Demokrasi saati 1 Mayıs 1977 tarihinde durmuştur.
Yeniden çalışması için cinayetlerin aydınlatılması, aramızdaki suçluların hesap vermesi zorunludur.
DİSK’in konuya ilişkin açıklaması şöyle:

Ülkemizin demokratikleşme sürecinde önemli adımlar atması, darbelerle yüzleşmesi, 12 Eylül’e giden yolda köşe taşı olan Taksim 1 Mayıs 1977 katliamının, Çorum, Kahramanmaraş ve 16 Mart katliamlarının, Kemal Türkler, Doğan Öz, Abdi İpekçi ve benzer siyasi cinayetlerin, bütün kontrgerilla faaliyetlerinin araştırılarak ortaya çıkarılması, sorumlularının yargılanması gereklidir, kaçınılmazdır ve zorunludur.” 



Bir başka açıklama da katliamların arkasında cuntacı istihbarat örgütlerinin olduğunu ileri sürüyordu…

1 Mayıs 1977 katliamı öncesinde The Marmara’ya polislerin yerleştirildiği belgelendi”




“Kremna (Κρεμνα)`

Uçurumun kıyısında bir Pisidia kenti. Klasik Yunanca "Uçurum" anlamına gelen (κρημνός) kelimesinden yola çıkarak adının veril...