Yine bir seçim dönemi yaşanıyor. Bol küfürlü,
skandallı, kavgalı, bol gürültülü, bombalı, TOMA’lı ve biber gazlı.
Bu seçimlerin ve geçmiş seçimlerin bol aritmetikli,
kavranması zor bir yanı var. Seçmen sayısı, baraj, nispi mi yoksa çoğunluk mu
gibi parametreler var. Sonuç itibariyle basit bir sistem değil. Türkiye’de seçim sistemi olarak “yüksek barajlı liste usulü nispi temsil sistemi” uygulanmaktadır.
Yüzde onluk bir baraj söz konusudur. Seçmen bölgesi söz konusu olmaksızın
siyasi partilere veya bağımsız adaylara oy vermektedir. Siyasi partiler de daha
önce belirlemiş ve deklare etmiş oldukları listelere göre seçim bölgelerindeki
oy sayılarına göre milletvekili çıkarmaktadırlar.
7 Haziran 2015 Milletvekili Genel seçimlerinde oy
kullanacak seçmen sayısı (55,922,380 ) Elli Beş Milyon Dokuz Yüz Yirmi iki bin üç
yüz seksen olarak YSK Tarafından açıklanmış bulunuyor. Bir yıl önce
Cumhurbaşkanlığı seçimi için belirlenen seçmen sayısından yaklaşık iki yüz bin daha
fazla (55,701,719).
Seçime katılım oranı genellikle yüzde yetmiş civarında
seyretmektedir. Seçmen merkez ağırlıklı bu siyasi yapıdan aslında hoşnut
değildir. Devletin tüm kadrolarıyla siyasallaştığı dönemlerde halkın
tercihinden ziyade çıkar gruplarının menfaatleri belirleyici olmaktadır. Merkeze
toplanan siyasi güç yerel sorunlarla uğraşmaktan çok iktidarı elinde tutmak
için devletin olanaklarını seferber etmeyi tercih etmektedir.
Nitekim bu seçimlerde de iyice kutuplaşan Türkiye’de
mücadele dört parti arasında cereyan edecektir. Bu seçimlerin iki kritik alanı
vardır. Birincisi AKP’nin uğradığı oy kaybının ne ölçüde olacağının tahmin
edilememesidir. Son seçimlerde Yüzde elli oy alan AKP’nin bu seçimlerde yüzde
otuzlara düşeceğinden söz edilmektedir. İkinci kritik alan HDP’nin barajı geçip
geçmeyeceği konusudur. Eğer HDP barajı geçerse mecliste en az altmış milletvekiliyle
önemli bir temsil sağlayacaktır. Eğer barajı geçemezse AKP ve diğer barajı
geçen partilerin milletvekili sayısında orantısal bir artış olacaktır.
Bu seçimlerde oy çalma, hile ile torba saklama, bilgisayar
kayıtlarında sahtecilik gibi seçim hilelerinin yapılacağı ihtimali üzerinde
durulmaktadır. Yaklaşık iki aydır bu söylentiler ayyuka çıkmış durumdadır. Eğer
seçimlerde hile yapılırsa, bu sonuçları çok vahim olaylar dizisinin başlangıcı
demektir. İkinci tehlike parti mitinglerinde patlayan bombalardır. Özellikle de
HDP mitinglerinde meydana gelen taciz olaylarının maksatlı olduğu kesindir.
Hükümetin bu konuda aciz olduğu hatta ateşe körükle yaklaştığı da görülmüştür.
Bu da vahim terör olaylarının seçimlerden sonra patlayacağı şüphesini
güçlendirmektedir.
Seçim anketlerinin çoğu AKP’nin oy kaybını ve HDP’nin
barajı geçeceğini işaret etmektedir. Bu da yapılacak seçim simülasyonunun bu
iki parametre ışığında yapılmasının daha mantıklı olduğunu göstermektedir.
Yapılan istatistiki akıl yürütmeye göre ortaya şöyle
iki temel senaryo çıkmaktadır:
Birinci
Senaryo:
Birinci Senaryoya göre: AKP % 33-35 bandına gerileyecektir. HDP tüm
sol kesimin ve bir kısım AKP oyu alarak %12-14 bandına çıkacaktır. CHP ise %
35-32 bandına yükselecek, MHP ise %18-14 bandında oy sağlayacaktır. Diğer
partilerin oy oranının barajı geçmeye yeterli olmayacağı için bu seçim
sistemine göre ziyan olacağını da söylemek gerekir.
İkinci
Senaryo:
İkinci senaryo tümüyle sürpriz bir tabloyu ortaya
çıkaracaktır. Bu sürprizde HDP barajı geçemeyecek, AKP ciddi bir oy kaybına
değil de yüzde onluk bir oy kaybına uğrayacaktır. AKP % 39-36 bandında, CHP ise
%30-34, MHP %18-15 bandında bir sonuçla milletvekili dağılımı gerçekleşecektir.
Birinci
Senaryo milletvekili sayısı: İkinci Senaryo Milletvekili Sayısı
AKP 215 279
CHP 199
202
MHP 73
69
HD 63
-
İkinci senaryoya bakılınca HDP’nin barajı
geçememesinin sonucu olarak AKP altmış milletvekili daha fazla çıkarma olanağına
kavuşmuş bulunmaktadır. Esas sorun da budur. HDP’nin barajı geçip geçmemesinin
CHP ve MHP oylarında belirgin bir artış veya düşüş meydana getirmediği
aşikardır. Bu senaryonyu çok önceden hesaplayan partiler seçim stratejilerini
de bu yönde kurmuşlardır.
Birinci senaryo gerçekleşirse Türkiye siyasi
yaşamında yeni bir dönem açılacaktır. Bu dönemde AKP’yenilgisi giderek ciddi oy
kayıplarına dönüşecektir. Rüşvet, ihaleye fesat karıştırma ve
yolsuzluk davalarıyla partinin hırpalanacağını rahatlıkla söylemek mümkündür. En büyük zararı
da Cumhurbaşkanı görecektir. Meclise verilecek gensoruları bu kez reddetmeye oy
gücü yetmeyecek olan partinin geleceği pek parlak görünmüyor.
İkinci senaryo ise ciddi sorunların ortaya çıkacağı
huzursuzluk dolu ağır bir dönemin başlangıcında olduğumuzu gösterecektir. HDP’nin
meclis dışında kalmasının sonuçları Güney Doğu bölgelerinde giderek artan
şiddet olacaktır. Bu şiddet sarmalı tüm Türkiyeyi ve meclisi sarsacak şiddette olacaktır. Nispi bir AKP başarısı
gibi görünse de bu senaryo Türkiye’nin hayrına olmayacaktır.
8 Haziran sabahı Türkiye’nin hangi yolda yürüyeceğini
şimdiden kestirmek kolay değil. Özgürlüklerin arttığı, beraberlik ruhunun
yeniden kurulduğu refah dolu bir döneme girmediğimiz ise çok belli.