Demirtaş Ceyhun 'un Uludağ Üniversitesi'nde yaptığı bir konuşmasının metni elime geçti. Türkiye’de laisizm konusunda bilinçli bir kavram kargaşası yaratıldığını ancak hiç bir kuruluşun bu karmaşayı düzeltmek için çaba sarfetmediğini söyleyen D. Ceyhun şöyle söylüyor :
“Bugüne kadar okullarda laklik; ‘dinin devlet
işlerine, devletin de din işlerine karıştırılmaması’
şeklinde iki yanlı olarak öğretildi.
1931 yılında CHP’nin altı oku içinde laikliğe yer verilirken de
‘dinin devlet işlerine karışmaması’ şeklinde tek
yanlı olarak simgeleştirildi. Ancak bu iki tanım da
yanlıştır. Laiklik, ne bir yasa ne de bir yaşam biçimidir.
Laiklik, meşruiyet ile ilgili bir kavramdır. Dünyanın
1789 Fransız İhtilali’nden sonra ilk kez tanıştığı laiklik, yasama yetkisini halkın kullandığı
bir yönetim anlayışını anlatan bir kavramdır.
‘dinin devlet işlerine karışmaması’ şeklinde tek
yanlı olarak simgeleştirildi. Ancak bu iki tanım da
yanlıştır. Laiklik, ne bir yasa ne de bir yaşam biçimidir.
Laiklik, meşruiyet ile ilgili bir kavramdır. Dünyanın
1789 Fransız İhtilali’nden sonra ilk kez tanıştığı laiklik, yasama yetkisini halkın kullandığı
bir yönetim anlayışını anlatan bir kavramdır.
Yani,yasama yetkisini halk eliyle kullanmayla ilgili bir
kavramdır.Ne yazık ki bizim aydınlarımız bile, bir ülkede
serbestçe içki içilebiliyorsa o ülkeye laik diyebilmektedir.
Aynı şekilde bir ülkede insanlar camilere
zorla götürülüp namaz kıldırılmıyorsa o ülkeye
laik diyebilmektedir.
kavramdır.Ne yazık ki bizim aydınlarımız bile, bir ülkede
serbestçe içki içilebiliyorsa o ülkeye laik diyebilmektedir.
Aynı şekilde bir ülkede insanlar camilere
zorla götürülüp namaz kıldırılmıyorsa o ülkeye
laik diyebilmektedir.
Türkiye’de laik sistemi ayakta tutmak isteyen
Mustafa Kemal’in 3 Mart 1924’te Tevhid-i
Tedrisat Kanunu, Hilafetin Kaldırılması , Şeriye ve
Evkaf Bakanlığının kaldırılmasına ilişkin üç yasa
çıkardığını hatırlayalım .Laiklik,
ulus devletin yurttaşlarını ana dilde eğitmesiyle
mümkündür. Çünkü laik düzeni koruyan tek silah
eğitimdir. Son yıllarda türbanlı eğitimi savunanların, laikliği ayakta tutan eğitimi hedef almaları bundandır..
Tevhid-i Tedrisat kavramının da DP döneminde Türkçeye çevrilirken “Eğitimin Birleştirilmesi”
şeklinde bilinçli olarak çarpıtıldığını söyleyebiliriz.Tevhid, vahit sözcüğünden gelmektedir ve
anlamı ‘tekleştirmek’tir. 1924’te o kavramı karşılayacak başka bir sözcük olmadığı için Mustafa kemal
Tevhid’i kullanmıştır. Bu da, eğitimin tekleştirilmesi
olarak çevrilebilir.
Tevhid’in Türkçesi olarak‘ Birleştirme’yi seçenler çarpıtmak için seçmiştir.
Birlik, değişik özellikteki birçok şeyin bir araya
toplanması demektir. ‘Birlik’ kavramını , Mustafa
Kemal medreseye de karşı çıkmadı ki demek için
bilinçli olarak seçtiler. "
Birlik, değişik özellikteki birçok şeyin bir araya
toplanması demektir. ‘Birlik’ kavramını , Mustafa
Kemal medreseye de karşı çıkmadı ki demek için
bilinçli olarak seçtiler. "
Demirtaş Ceyhun 'un bu açıklamaları çok ilginç .Yazarın 'Aydınlarımız ve Laisizm ' Sis Çanı Yayınları 4/2000 adlı kitabını da mutlaka incelemek gerekir .