Hareketli ve bol çiçekli bir bahar yaşıyoruz . Siyasi fırtına beş aydır ilk kez hızını yitirdi.Temmuz ayına kadar daha farklı ama az ateşli bir döneme giriyoruz . Krizlerin yaşanmayacağı ,ama kutupların karşılıklı gövde gösterileriyle birbirlerini seçmen gözünde etkilemeye çalışacağı bir dönem . Bu dönemde sürekli iki kutup restleşip duracak .daha önce de olduğu gibi.
Bu dönemin tanığı yine her zaman olduğu gibi medya olacak . Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde denge pozisyonu alan medya köşe yazarları şimdi yeniden bir muhasebe yapacaklar. Pozisyon belirleyecekler.Gazetelerden gazetelere transferler gerçekleşecek. Bir ay önce yazdıklarını bir şekilde unutturacak yazılarla şaşırtmaca yapacaklar ve sanki hiç öncekileri onlar yazmamış gibi yeni diyarlardan yeni tonlar bulacaklar.
Bu arada siyasetin gerçek anlamda seçmenin ihtiyacı olan gelir,refah,sağlık,eğitim konularında değil de daha farklı konulara çekileceği de biliniyor .
Açlık sınırında yaşayan milyonların yaşadığı ülkemizde , işsizlik ,rüşvet,sağlık,eğitim,özgürlük,hukuk konuları değil de 'Türban ' ve 'Laiklik ' tartışmalarının yapılacağı günler geçireceğiz . Seçmen acaba bu tartışmalara ne kadar prim verecek?
Geçtiğimiz seçim döneminde yani 2002 yılı Mayıs -Kasım ayları arasında yazılanları şöyle bir araştırdım . Benzerlikler var . O dönem sonunda 10 milyon seçmen sandığa gitmemiş . Bıktırılmış , inancını yitirmiş bir seçmen grubu oluşmuş.
Bugünlerde yapılan tartışmalara bakınca bu ilgisizler ordusunun , bıkanlar ordusunun daha da büyüyeceğinden korkuyorum .
9 Mayıs 2002
2002 yılı Mayıs ayında medyada yazılıp çizilenler bugünden farklı değil. O zamanlar parlemento çalışmalarına katılmayan AKP şimdi ise CHP . Değişen ne ?
GAZETELER:9 Mayıs 2002
"Anayasa değişikliğinde uzlaşma aranıyor.
AK Parti'nin çekilme kararından sonra toplantılarına ara veren Partilerarası Uzlaşma Komisyonu, yeniden çalışmalarına başlayabilmek için Meclis Başkanı Ömer İzgi'den destek istedi.
Partilerarası Uzlaşma Komisyonu Başkanı Yüksel Yalova, dün AK Parti'li milletvekillerinin katılmaması nedeniyle gerçekleşemeyen toplantıdan sonra gelişmeleri TBMM Başkanı Ömer İzgi ile görüştü. Yalova'nın, AK Parti Grup Başkanı Bülent Arınç'la görüşme isteminin karşılıksız kalmasının ardından komisyonun çalışmalarında ortaya çıkan gelişmeyi aktararak, İzgi'den girişimde bulunmasını istediği öğrenildi."
GAZETELER : 14 Mayıs 2002
Sezer, ‘‘Şartların oluşması halinde Meclis'i fesih yetkimi kullanabilirim’’ dedi. Sezer bu çıkışıyla, küskünlerin seçimi erteleyip yeni hükümet kurma girişimlerinin önüne geçeceği mesajını verdi.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, dün YSK'ya örneği bulunmayan bir başvuruda bulundu. Kanadoğlu, Erdoğan ve Erbakan'ın ‘Milletvekili seçilme yeterliliği bulunmadığından aday olamayacağının karara bağlanmasını’ istedi.
DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, ''Ant içeceğiz, bundan böyle kimse koalisyon lafını ağzına almayacak. Sağda birliğin bir adresi var; kırat'' dedi.
GAZETELER 10 Ekim 2002
"Türkiye ABD'nin olası Irak operasyonuna yönelik çalışmalarını hızlandırdı. Çankaya Köşkü'nde yapılan zirvenin ardından Genelkurmay Başkanlığı, kuvvet komutanlıkları ve ordu karargahlarına "operasyona hazır olun" emri verdi. Genelkurmay'ın talimatından sonra olası Irak operasyonu konusunda harekat planları yapılmaya başlandı. ""O halde; bu dönemde Özal ruhunu gerekirse Meclis dışında da taşımak ve bir sonraki seçime iktidar alternatifi yapmak her bir ANAP'lının merhum Turgut Özal'dan devraldığı vasiyet olmak zorundadır.ANAP'ın tek ama temel sorunu genel başkanları Mesut Yılmaz ve onun keyfi istedikçe değiştirdiği yönetimdir.Yolsuzluk ekonomisi mimarlarını bir daha millete benimsetmek katiyen mümkün değildir.* * *Ağır bir yenilgiden sonra Mesut Yılmaz ya çekilecek, ya da çekilmek zorunda kalacaktır."
Üç gündür çeşitli illerde farklı partilerden milletvekili adayları ile konuşuyoruz.Her ne kadar kendileri, ‘‘Vallahi ben bir şey dağıtmıyorum’’ dese de rakiplerinin ‘‘siyasi rüşvetlerini’’ de sıralamaktan kaçınmadılar. İşte, ilginç olan bazıları:Blok oy çıkması karşılığı köyün bir türlü tamamlanamayan camisinin veya minaresinin yapımı.Partiye kayıt olma ve adayına oy vereceği konusunda yemin etme karşılığı ilk ve orta dereceli okulda okuyan her çocuk için 30'ar milyon lira eğitim yardımı. Cep telefonu için 50 ve 100'er kontörlük konuşma hakkı veren kartlar.Köylerden gelen traktörlere, depo başı 10'ar litre mazot. Kiralanan restorandan bedava yemek dağıtımı.İlk ve orta dereceli okulda okuyan çocuklar için defter, kalem ve okul ihtiyaçlarını kapsayan kırtasiye paketleri. ‘Ramazan erzakı’ adı altında prinç, bulgur, nohut, şeker, çay, sigara, zeytinyağ, margarin, bal reçel, bisküvinin içinde bulunduğu paket. Üzerinde ve jelatininde adayların resimlerinin bulunduğu anahtarlık, kalem, bloknot, çikolota ve şekerlemeler.
SİYASİ ETİK YASASI
"Yaptırımı caydırıcı olmayınca siyasi rüşvet dağıtımı da her seçim döneminde engellenemiyor. Oysa, 1991'den bu yana her dönem, Meclis'te siyasi rüşvet dağıtımının engellenmesi, adayların ve partilerin harcamalarına sınırlama getirilmesine ilişkin Siyasi Etik Yasası gündeme geldi. Son iki dönemdir Bülent Akarcalı ve arkadaşlarının teklifi Anayasa Alt Komisyonu'ndan geçmesine rağmen Genel Kurul gündemine bir türlü giremedi. Sonuçta bu seçimde de siyasi rüşvet, siyasi etiğin yine önüne geçti. "
WASHINGTON POST 3 Kasım 2002
Anayasayı ve Laik cumhuriyeti korumayı kendine görev sayan ordu 1960 yılından bu yana üç darbe ile seçimle iktidara gelen hükümetleri düşürdü. Ordunun gözcülüğü altında işleyen bu demokrasinin istikrarlı bir hükümet arayışı Nato müttefiki ABD için çok önemli . Irak 'da askeri bir operasyon yapmaya hazırlanan ABD için Türkiye' nin Irak 'a sınır komşusu olması askeri operasyonlar açısından da stratejik bir önem taşıyor .
AKP yanlısı Yeni Şafak gazetesi yazarı Cengiz Çandar konuya ilişkin şunları söylüyor :
"Herkes Türkiye'nin İslam dünyasında laik bir demokrasi modeli olduğunu söylüyor . Bu modelde ılımlı İslam eğilimli bir parti iktidara gelirse , bu kabul edilebilir mi ? "