![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEitfrlAnyPGaiaQ2bd8-mRKqTa0zSGvai9NnUAbOb1UDJ8aivupz4jQqjzKAk9-786n3c7JVdEyKVGvhDbSXByNQ_QiWkJr6XOqHNHYgGrdJOcHuT_TcGkvVek4wduZ0akL4h2hhln-XNw/s320/mart+19+026.jpg)
“Kendi “ve” Öteki “ olma sorunsalı :
İnsan düşüncesi ,kendini tanıdıkça tarih boyunca kendi karşıtını ve yani ötekini kendinden apayrı ve karşıt bir varlık gibi yaratma eylemi içinde olmuştur. Her uygarlık kendi Doğu ‘ sunu ya da Batı’ sını yaratmakta hiç geri kalmamıştır . Hint,Hitit,Sümer ,Mısır,Yunan,Roma,Bizans,Avrupa ,Amerika uygarlıkları hep kendini ve ötekini yaratagelmiştir . Kendi olanlar ve öteki olanların mücadelesi .
Ötekini kendi aynasında üretme ihtiyacı , bir zorunluluk olmuştur insan için . Ötekiliğin yaratılma süreci , kendini bilmeyle başlıyor. Bu muhteşem keşfi ‘Narsisus’ başlatıyor . Sudaki kendi ve öteki . Ötekine bakarken kendimizi gözlemliyoruz . Kendimize bakarken ötekini arıyoruz . Hegelci düşünce tarihin ve evrenselliğin merkezinde kalmak istemiştir hep . Bu bağlamda Hegelci düşünce kendi olmayı seçip , öteki olanları dışlamıştır . Batının doğuyu dışladığı gibi . Hafızalarımızda yerleşik uygar dünya ve öteki dünya imajı artık her yerde karşımıza çıkıyor . Kendimiz olmayan düşünceyi öteki kılarak , dışlamayı modernite beraberinde getirmiştir . Kendi merkezci bakış , kültürel anlamda kendinin olmayan kültürleri de öteki kılma , ötekileme eylemini de beraberinde getiriyor . Çünkü yaratmanın , yaratıcılığın temelinde kendine karşı olanı da anlatma , ötekini anlatma kaygısı da vardır .
Bu bağlamda aydın olmak ya da aydın olmamak çelişkisi ortaya çıkmaktadır . Kendini keşfeden aydın , ötekini, de tanımıştır . Bu keşfini anlatmak o kadar da kolay değildir .Çünkü kamusal alanda kendini bilmekle öteki olmak ayırımı yoktur . Herkes kendidir ( Yani herkesin kedisi kendisidir , bu keşfi paylaşmak da uygun değildir .) ve birdir ( Bir olan da herkesin kendidir , tektir . ) . Öteki ise düşmandır ve kötüdür . Ötekini konuşmak ve keşfetmeye çalışmak iyi değildir . Hoş değildir . Aydın olan kişi hem herkesin kendisi gibi olmadığını bilir , hem de bir olan kendini öteki gibi görür.Bu öteki olma onu bir yol ayırımına getirir. Felsefe tarihinde bunun çok örneği vardır . Sokrates örneğin . Kıendi olma ya da öteki olma dengesini , keşfini ötekilere anlatamamıştır . Haksızlığa uğrayanları anlatanlar hep öteki olma suçlamasıyla karşılaşmışlardır . Platon eserlerinde bu çelişkiyi işlemiştir .
İçinde yaşadığımız toplumun fay hattı işte bu kendini bilme ile ötekini tanıma arasındaki denge ekseninden geçmektedir . Aydınlar arasında yeni saflaşmaların olduğu , kıpırdanmaların görüldüğü bu yıllarda bilgisiz ve formasyonu zayıf bireyler , kendileri olma uğruna , ötekini oynamayı daha kolay bulmaktadırlar . Görünen tablo , kendini bilmenin artık yavaş yavaş cazibesini yitirdiği , ötekini oynamanın çok daha karlı olduğu günleri yaşıyoruz .