Ünlü İngiliz gazeteci Simon Tisdall The Guardian 'da 21 Mart tarihli yazısında Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili görüşlerini dile getirmiş: Aslında kendi düşüncesini söylemiyor.Değişik görüşleri toparlamaya ve göz önüne getirmeye çalışıyor.İngiliz gazeteciliği ile bizdeki gazetecilik anlayışı arasındaki bariz fark da bu .Tisdall 'ın yazısından biraz alıntı yaparsak:
"Bu seçim bir açıdan çok ilginç , ortada aday yok . 15 Nisan adaylar için son başvuru tarihi.Siyasi barometre yükseliyor ,medya cılgınca konuya odaklanmış durumda.
Cumhurbaşkanlığı görevi aslında cok cazip.İyi bir maaş veriliyor.Parlementonun kararlarını veto etme yetkisi de var . Türkler için bu pozisyonun anlamı ,1923 yılında Atatürk'ün kurduğu laik Cumhuriyet rejimini korumak .
Ülkenin popüler başbakanının bu çoğunluğuna sahip olduğu parlemento tarafından seçilme ihtimali çok yüksek.Ama ana muhalefet ve askerler Erdoğan 'ın islami görüşleri nedeniyle güvenilemeyeceğini ileri sürüyorlar.
Ocak ayında bir terörist saldırıyla öldürülen Etnik Ermeni azınlıklardan Hrant Dink 'in ölümüyle ilişkilendirilen aşırı milliyetci güçler ise AKP nin PKK den farklı olmadığını ileri sürüyorlar.
Abdullah Gul, ise Erdoğan'ın başarılarını överek son dört yılda ekonominin yüzde 35 büyüdüğünü söylüyor."
Tisdall yazısında Milliyet 'ten Semih İdiz ,Tepav 'dan Güven Sak 'ın görüşlerine de yer verip şu cümleyle bitiriyor.
"Şimdi Türkiye tarihinin en büyük sorunlarından biriyle karşı karşıya . Eğer Bay Erdoğan , başbakan olarak kalmak isterse ,gölge adaylığı çok kısa sürmüş olacak."
Simon Tisdall konuyu aslında hafif geçiştirmiş.İngiliz kamu oyunu ne kadar ilgilendiriyorsa o kadar yazmış.Daha ileriye götürüp , siyasi bir analiz yapmamış.Belki de bu yazacağı yazı dizisinin ilki. Türkiye ve Orta Doğu konusunda en az Hersh kadar bilgili olan bu değerli gazetecinin ben daha bir kaç yazıyla siyasi analiz de yapacağını düşünüyorum . Daha 3 haftalık bir vakit var .Göreceğiz .
Bence bu konuyla alakalı daha kapsamlı bir yazı hazırlamaya başladığının işareti bu yazı.
Cumhurbaşkanlığı konusu çok uygun olmayan bir üslupla tartışılıyor bizim medyada.Sokak üslubu.Kültürlü Türkiye'ye, cumhuriyete yakışmayan bir üslup.Bundan üzüntü duymak lazım.Ben büyük bir üzüntü duyuyorum .Demokratik ve insan haklarına , hukuka saygılı kültürlü bir ülke hayalim git gide küçülüyor.
“Kremna (Κρεμνα)`
Uçurumun kıyısında bir Pisidia kenti. Klasik Yunanca "Uçurum" anlamına gelen (κρημνός) kelimesinden yola çıkarak adının veril...
-
'Alegori', daha dar bakarsak, Batı Avrupa'nın ortaçağda başına tac ettiği bir anlatım yöntemidir. Tanımlayıcı özelliği, en kısa ...
-
Prologos ( προλογοσ) Balat eski adıyla “Palation” ya da “Petrion” olan semti Konstantinopolis’in Rumları “Phanariots” olarak ad...
-
Önce Modernizmi anlamak gerekir . Modernizm genelde, on dokuzuncu yüzyıl sonu ile ikinci dünya savaşı'nın başlangıcına kadar olan dönem...