19 Nis 2007

Hermes mi İdris mi ?





'Hermesü ' l- Heramise' ya da Hermes , Thot ,Hermez -Hürmüz-Buzasaf-Uhnuh-Oziris-İdris-Ahnaton-Hüşeng .

İşte günümüze kadar dilden dile dolaşarak , tarih yapraklarının arasından süzülerek karşımıza her yerde çıkan bir gölge .

Hermes

Her kültür ayrı tarif etmiş.Senkretize olmuş bir isim .Dilden dile değişerek günümüze taşınmış.

Alimlerin alimi,büyücülerin büyücüsü,bilgelerin bilgesi,rahiplerin rahibi ulu rahip ,bilgin kral .

Senkretizm kavramı sanki tam Hermes için seçilmiş . Ama senkretizm yeterli değil ,üç kavram daha eklemek gerekiyor .


İnisiasyon
Holistik
Gnostik


İşte bu dört kavramı açıklarsak Hermes 'i ve kadim öğretileri tarif etmeye biraz yaklaşmış olacağız .

Önce en önemli kavrama eğilelim :

Senkretizm nedir ?




Senkretizm, farklı geleneklerin birbirini etkilemesi sonucu oluşan yeni kültürel yapıları, gelenekleri veya düşünce ekollerini ifade etmede kullanılan az duyulmuş bir kavram.


Kültürlerin, düşünce akımlarının ya da çeşitli grupların oluşumunda senkretizmin önemli bir rol oynadığı bilinen bir gerçek. Yaşanılan bölgelerin coğrafi ve jeopolitik konumları yanı sıra, toplumların birbirleriyle olan ekonomik ve sosyo-kültürel ilişkileri de çeşitli alanlarda senkretist yapıların doğuşuna imkân hazırlamaktadır.

Özellikle Ortadoğu tarihi incelendiğinde kültürel yönden oldukça zengin olan bu yörenin çok eski dönemlerden itibaren senkretist birçok yapıyı barındırdığı görünmektedir.


Öncelikle kavimlerarası komşuluk ilişkileri veya ticari, ekonomik ya da sosyo-kültürel faaliyetler gibi ortak bazı değerlerle ilişki içerisinde olan toplumlar, birbirleriyle doğal bir etkileme-etkilenme durumu içerisinde olurlar. Anadolu zaten binlerce yıldır bu etkileşimin içinde olmuştur. Bu durum zamanla farklı kültürlerden özellikler taşıyan yeni bazı fikir hareketlerini ya da tarikat ya da mezhepler gibi akımların oluşmasına imkân sağlayabilmiştir.


Oluşum biçimi açısından senkretist hareketlerle ilgili grubu ,hakim zengin kültürün istilasına uğrayan zayıf kültürel yapılar oluşturur. Çeşitli nedenlerle bir arada yaşama durumunda olan farklı kültürlerden, hakim kültür karşısında zayıf kültürlerin bir dejenerasyon ve asimilasyon süreci yaşaması sonucu yeni senkretist akımlar ortaya çıkar.


Sürgünler, istila, işgal ve fetih hareketleri ya da daha başka çeşitli nedenlere dayalı göçler sebebiyle farklı toplumların birbirine karışması sonucu, zamanla siyasal ve sosyal yönden güçlü olan toplumların kültürü ile söz edilen yönden zayıf konumda olan toplumların kültürü arasında bir etkileşim yaşanır.


Bu etkileşimde çoğunlukla hakim toplumların kültürü etkin bir rol oynar. Güçlü kültürün etkisine maruz kalan zayıf toplumlar, başta kendi inanç ve yaşam tarzlarıyla ilişkili temel konularda olmak üzere, genellikle bu etkiye karşı koymaya çalışırken, bazen bu toplumlar içerisinde etkileşime karşı değişik tavır sergileyen gruplar da çıkabilir.


Örneğin, bağımlı toplumlar içerisinde yer alan bir grup, bu etkileşime şiddetle karşı çıkarak aşırı muhafazakar bir tutum sürdürebilir ve zamanla yalnızca belirli temel konulardaki etkilenmelere değil, kültürlerarası her türlü diyalog ve toleransa karşı çıkarak tamamıyla dışa kapalı bir tutum da izleyebilir.


Öte yandan, genellikle çoğunluğu oluşturan bir diğer grup ise bu etkileşime açık bir tavır sergiler ve zamanla bunlar arasında kültürel bir yozlaşma ve asimilasyon süreci yaşanabilir. Bunun sonucunda ise, farklı kültürlerden değişik çizgiler taşıyan yeni bazı düşünce ekolleri,siyasal eğilimler , mezhep hareketleri,tarikatler ,tekkeler ,zaviyeler bir takım senkretist akımların tarih sahnesine çıkması kaçınılmaz olur.







Anadolu ,İran ve Ortadoğu’yla ilişkisi açısından yabancı işgal ve istilaları ve sürgün olaylarını tarihte sık sık tecrübe eden halklar Budistler,Yahudiler ,Hıristiyanlar ,Zerdüştler ve Müslümanlar ya da diğer dinden olanlar arasında çeşitli gruplar bu dönemlerde hakimiyetleri altında yaşadıkları toplumların kültürlerinden oldukça etkilenmişler ve zaman zaman senkretize olmuşlardır . Mezheplerin ortaya çıkışları bu baskın kültür etkisiyle oluşmuş olaylardır .

Örneğin ,MÖ 8. yy’da Asurluların İsrail’i işgali sonrası, bu bölgede yaşayan Yahudi halkın paganist Kuzeyde Asur kültünün ve Zerdüşt dininin hakimiyeti altına girmesiyle -zamanla kendi inanç esaslarıyla paganist ve Zerdüşt kültün kaynaştırılması esasına dayalı- senkretist bir hareket şeklinde ortaya çıkan Farisiler ve Esseneler , Samiriler örneğinde olduğu gibi bazen de istilacı güçlerin inanç ve düşünce sistemleriyle yerel kültürlerin meczedilmesi yoluyla yeni bazı düşünce ekolleri, mezhep ve tarikatler ortaya çıkmıştır. İsa'nın doğumuna kadar olan süreç içinde iki bin yıl bu bölgede Budizm,Hinduizm,Zerdüşt,Mısır ,Sümer,Yahudi,Helen ve Roma ve diğer Pagan dinleri birbiriyle senkretizasyon içinde olmuştur .

Oluşumu yönünden senkretist yapılarla ilgili bir diğer grup ise, yeni bir inanç sistemine giren insanların eski inanç ve yaşam tarzlarıyla yenisi arasında bilinçli ya da bilinçsiz bir uzlaşma yolu aramalarıyla oluşmuştur. Zamanla ortaya çıkan senkretist düşünce akımları, dinler veya mezhepler bu biçimde oluşturulmuştur. Burada söz konusu olan uzlaşma, bilinçli kültürel izdivaçlar yoluyla sağlanmaya çalışılabileceği gibi, eski ve yeni arasındaki kültürel münasebetin her anında farkında olmadan vuku bulacak olan doğal etkileme-etkilenme yoluyla da olabilir.

Başta Anadolu ,İran ve Ortadoğu olmak üzere dünyanın birçok yöresinde ihtida hareketleri tarihte önemli bir rol oynamıştır. İhtida hareketlerinde, çeşitli nedenlerle kendi kültürel yapı ve geleneklerine yabancı olan yeni bir inanç sistemini benimseme durumunda kalan insanların, çok az istisnası olmakla birlikte, eskiye ait olan inançlarını bir tarafa bıraktıkları görülmemiştir.


Bunlar, genellikle benimsedikleri yeni inanç sistemiyle taban tabana zıt olan eski inanç ve yaşam biçimlerini terk ederken, benimsedikleri yeni sistemle uyuşan, paralellik arzeden ya da aleyhinde herhangi bir net hüküm bulunmayan eskiye ait bazı düşünceleri, kültürel unsurları, bilgileri, gelenek ve görenekleri yeni inançlarına taşıma temayülü içerisinde olmuşlardır.

Ancak eskiyle yeniyi uzlaştırma temayülü, yeni inanç sisteminin özüne, temel yapısına ters olan eskiye ait bazı unsurların, -şekil ve kaynak değişikliklerine tabi tutulmak ve yeni gelenek doğrultusunda yorumlanmak suretiyle- bilinçli ya da bilinçsiz şekilde yeni inanca sokulmaya çalışılması şeklinde de olabilir. Bunu örnekleri de vardır .



İşte bütün bu tarihi gelişimin araştırılması ve dinler tarihinin 3-4 bin yıllık senkretizasyonu ve halkların inanç sistemlerine dönüşümleri çok dikkatle incelenmesi gerekmektedir.
Anadolu Aleviliği, Zerdüşler ,Sabatayistler,İsmaililer ve tüm İslam tarikatleri , giderek Kabbala , Hıristiyan mezhepleri ,Anadolu Ortadoksluğu ve gelişimi bu bölgede bıraktıkları izlerle araştırılması çok zevkli ama bir o kadar da hassas konulardır.Bu coğrafyada yaşayanların ömürleri boyunca araştıracakları zenginlikte tarihi hazineler sunulmuştur. Bu hazinelerin sırrına erişmek için Anadolu uygarlıklarının ayak izlerini sürmek gerekmektedir . Antakya ve Mardin belki de iz sürmeye başlanacak en uygun iki kent .



“Kremna (Κρεμνα)`

Uçurumun kıyısında bir Pisidia kenti. Klasik Yunanca "Uçurum" anlamına gelen (κρημνός) kelimesinden yola çıkarak adının veril...