27 May 2011

27 Mayıs 1960



Aradan geçen bunca zaman neyi değiştirdi?
Ölenler geri gelmiyor. Devlet haksız yere idam ettiği insanlar için özür dilemiyor.
İktidarı elinde tutanların uyguladığı şiddet unutulmuyor. Acısı yüreklerde duruyor.
Osmanlı geleneği sürüp gidiyor. Kelle uçurma geleneği sürüyor. Bu geleneği durduracak anayasal düzen ve yargı sistemi kurumsallaşamıyor bir türlü.
Aradan geçen bunca zamana ve şiddet kurbanı binlerce kişiye rağmen kurumsallaşamamış bir “Doğu Demokrasisi” kurban almaya devam ediyor.
Devletin şiddet tekelini ve yargı gücünü elinde tutan kurumsallaşmamış iktidarlar “adalet” terazisini yeterince kullanmak istemiyor.
Bugün belki de bir çok yerde “ilk askeri darbe olarak “nitelendirilen 27 Mayıs darbesinin nedenleri ve sonuçları kamusal alanda yeterince anlaşıldı mı?
Söylemek zor.
Zaten seçim sürecinin son dönemecine giren Türkiye’nin gündeminde bugün 27 mayıs 1960 darbesinden çok farklı konular var.
“Etilerde Patlama”
“İptal edilen Tatbikat”
“Kaset Depremi”
“General ve amirallerin cumhuriyet savcılığına ifade vermek üzere çağrılmaları”
” Srebrenika katliamının suçlusu Ratko Myladic yakalandı”
Gündem çok dolu.
Askeri darbeler zaten “Ergenekon” kapsamında soruşturuluyor. Ama hangi dönem soruşturuluyor? Belli değil.
Kenan Evren ve silah arkadaşlarının savcılığa ifade vermeleri için çağrılmasını bekleyen 15. maddeye oy verenler boşuna bekliyor.
Bu soruşturmaların 27 Mayıs darbesine kadar uzanacağını hiç sanmam.
Kamusal vicdanlarda idam edilen başbakan Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan hiç unutulmuyor.
27 Mayıs denince iki şeyi anımsıyorum.
İdamları ve iktidarı elinde tutanların ve işbirlikçilerinin pişkinliğini.
Bugün bu dengeler ne kadar değişti?
Esas cevabı düşünülmesi gereken soru bu.


“Tanrı, iradesini hâkim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır.
Yeryüzündeki kötü insanlar ise,kendi iradelerini hâkim kılmak için Tanrı’yı kullanırlar”
GIORDANO BRUNO ( 1548-1600  Roma)

4 May 2011

Osama Bin Laden

So now for a reality check. The world is not safer for Bin Laden’s killing. It is safer because of the winds of freedom blowing through the Middle East. If the West treats the people of this region with justice rather than military firepower, then al-Qa’ida becomes even more irrelevant than it has been since the Arab revolutions.” Robert Fisk
The Independent’in Orta Doğu uzman gazetecisi Robert Fisk, dünyanın Bin Laden ‘in ölümünden sonra daha mı güvenli hale geldiğini sorguluyor. Orta Doğuda esen hürriyet rüzgârlarının umut ışığı ve çözüm getirdiğini, öte yandan askeri gücün bölgeyi daha güvensiz hale getirdiğini vurguluyor.
Sebep ve sonuç ilişkisini kurmamıza fırsat verilmeden, bir intikam duygusunu öne çıkaran bir medya bombardımanıyla karşı karşıyayız.
“Kötü adam” öldürüldü. Kimler tarafından ? ABD silahlı gücü tarafından. Muhteşem bir operasyon, nefes kesen anlar.
Sonuç. Zafer ve intikam.
” Muktedirlerin zaferleri beni ürkütür. Zafer çığlığı atan, zaferini kutlayan bir muktedir, bana korkudan çok, tiksinti verir. Zira muzaffer bir muktedirin sevinç gösterisi, pervasızlığın hoyratça dışavurumundan öte bir anlam taşır. Gücü kutsama ayinidir bu aslında. Hakkın ve haklılığın tek kaynağının “güç” olduğunu herkeslere kabul ettirmeyi hedefleyen bir “kötülük töreni” de diyebiliriz buna. “Kazandım, o halde haklıyım” demenin en kaba biçimidir burada karşımızda duran. ABD kendi yarattığı kötü adamları,( Saddam ve Bin Laden’i ) artık ihtiyacı kalmadığı için bir Holywood tadında hikâyeyle bize sunmaktadır” Mithat Sancar, Taraf
Şimdi böylesine iki farklı bakış açısıyla ölüm kokan, daha doğrusu birbirinin kanına susamış, kurumlaşmış intikam birliklerinin karşılıklı misillemelerini izliyoruz.
havada uçuşan önyargılar kafamızı karıştırıyor. Müslüman, terörist, ABD, İşgal, Kurtarma,komando, silah…vb.
Orta Doğu belki de binlerce yılllık tarihini haklı çıkarırcasına fokur fokur kaynıyor.
Bin Laden ve onun gibiler zaten yok olmaya mahkûm dekorlar olmanın ötesine geçemeyecek kadar çaresizler.
Hiç kimse öldürülen sivil insanlara, evini terk etmek zorunda kalan fakir insanlara, ailesini geçindirmek için Şam’da, Bağdat’ta,Kahire’de, Trablusgarp’da olmadık mücadeleleri veren çaresiz insanlara yardım etmiyor.
Dünya güçlülerin dünyası.
“Ya ABD İslam ve OD ile barışma makasına geçecek ve İsrail kozunu kullanarak OD’daki büyük Arap kitlesini karşısına almaktan uzaklaşacak ya da bin Ladin sonrasında belki de manipule edilen bazı “İslami terör” girişimleriyle yeniden bu dünyayı kendisine büsbütün düşman ilan edip, üstüne olanca hışmıyla gidecek.” Hasan Bülent Kahraman,Sabah
Seçimlere kırk gün kala, coğrafyamızda olaylar git gide içinden çıkılmaz bir hale geliyor. OD’ya göre çok Batı’ya göre daha az “demokratik” bir ülkede hızla değişen sosyal yapıyı analiz eden uzmanlar var. Onlara göre bu coğrafyada her şeye karşın, çekilen tüm acılara karşın toplumsal yapı, yine de “demokrasi” nin, bireysel hak ve özgürlüklerin değerini anlayan, onu korumak için gayret eden bireylerden değil de, güçlü olana “Bi’at” etmeye alışık, farklı olanı yok etmeye kurgulanmış dilimlerden oluşuyor. Popülist siyasetçilerin hızla otokratikleştirdiği bir yapı bu.
Bilimin ve bilginin değil de kaba gücün egemen olduğu bu coğrafyada insanların Bin Laden ‘in öldürülmesinden sonra daha güvende olduklarını söylemek zor.

1 May 2011

1 Mayıs

Kim unutabilir ki?
1977 yılının 1 Mayıs kutlamalarının vardığı insanlık ve hukuk dışı noktayı.
Taksim alanında beş yüz bin kişi toplanıyor. Disk başkanı Kemal Türkler ‘in konuşmasının sonunda saat 19:00 ‘ a doğru, civar binalardan mechul kişilerce açılan ateş sonucu 34 ölü , 136 yaralı var.
Faili mechul cinayetlere yenileri ekleniyor.
Bugün 1 Mayıs 2011.
Aradan geçen 34 yılda bu cinayetlerin failleri bulunamadı ve şüpheliler de henüz yakalanmadı.
Seçime gitmeye hazırlanan siyasi partilerin liderleri öncülük etmeli, ve o zamanın seçilmiş başbakanı Süleyman Demirel’in ve içişleri bakanı hakkında derhal suç duyurusunda bulunulmalıdır..
Çünkü bu kim yaptıysa yapsın bir insanlık suçudur.
Hiç bir şekilde kabul edilemez.
Suçlular yargılanmadıkça da kamu vicdanı bu katliamı kabul edemez.
1 MAYIS 77’DE ÖLENLERİN TAM LİSTESİ (1)
Hasan Yıldırım, Nizayi Darı, Kadir Balcı, Nazmi Arı, Hikmet Özkürkçü, Garabet Akyan, Sibel Açıkalın, Ömer Narman, Mehmet Ali Genç, Hüseyin Kırkın, Aleksnadros Konteas, Kadriye Duman, Kahraman Alsancak, Mehmet Ali (Mustafa) Elmas, Kenan Çatak, Ercüment Gürkut, Leyla Altıparmak, Mahmut Atilla Özbelen, Rasim Elmas, Bayram Çıtak, Jüle Yeşilnil, Nazan Ünaldı, Hamdi Toka, Hacer İpek Saman, Diran Nigiz, Bayram Eyi, Ziya Baki, Ahmet Gözükara, Meral Cebren (Özkol), Ali Yeşilgül, Mustafa Ertan, Yücel Elbistanlı, Tevfik Beysoy, Bayram Sürücü, Özcan Gürkan, Hülya Emecan, Ali Sidal, Hatice Altun, Ramazan Sarı, Mürtezim Ortulu ve kimliği meçhul kişi.
(1) Bu bilgi http://www.haberlink.com/haber.php?query=48318 sitesinden alınmıştır.

“Kremna (Κρεμνα)`

Uçurumun kıyısında bir Pisidia kenti. Klasik Yunanca "Uçurum" anlamına gelen (κρημνός) kelimesinden yola çıkarak adının veril...