30 Eyl 2013

Kasnak Meşesi Ormanı


29 Eylül 2013 Kasnak Meşeleri 014
Kasnak meşesi (Quercus Vulcanica)  ormanı Isparta’ya 69 Km. Eğirdir’e 32  km.  uzaklıkta  doğa yürüyüş gruplarının parkurları üzerinde  yer alıyor.

Son yıllarda yaratılan  St. Paul Yolu adı verilen parkur üzerinde yer almaktadır. [1] Likya Yolu parkurunu yaratan ekip St. Paul Yolu parkurunu da yaratmıştır.[2] Güzergah üzerinde kırmızı ve beyaz boyayla işaretlenen yolun haritası, GPS değerleri ve diğer gerekli bilgiler bir kitapta toplayan grup ayrıca internet sitesi üzerinden parkurların tanıtımını yapıyor.
29 Eylül 2013 Kasnak Meşeleri 040
Bu yolu yürüyen çok sayıda doğa yürüyüşçüsüne rastlamak mümkün. Nitekim Yukarı Gökdere köy kahvesinde yürüyüşçülere rastlıyorsunuz.  Turistlerin çantalarının büyüklüğünden günübirlik yürüyüşçüler olmadıklarını anlamak mümkün. Büyük bir olasılıkla yol boyunca konaklayarak yollarına devam ediyor olmalılar. Köyün muhtarı Ahmet Sarı  Erasmus öğrenci programı çerçevesinde 15 Japon öğrenciyi iki hafta köyde ağırladıklarını anlatıyor. Japon talebeler çocuklar için bir oyun parkı inşa etmişler. Muhtar oyun parkını gururla gösteriyor. Ayrıca elma toplama mevsimi olması itibariyle elma ikram ediyor. Taşıyabildiğin kadar elmayı misafirlere hediye ediyorlar. 
29 Eylül 2013 Kasnak Meşeleri 088

Yürüyüş yolu üzerinde yer alan Kasnak meşesi Ormanı  , Eğirdir-Yukarı Gökdere’de köyü civarında tespit edilen  1300 ha büyüklüğündeki yayılış alanı ile SİT alanı ve koruma alanı olarak tespit ediliyor. 27 Temmuz 1987 tarihinde Kasnak Meşesi Tabiatı Koruma Alanı olarak resmi gazetede yayınlanmış. . Bölgenin GPS koordinatları ise şöyle:
Eğirdir ilçesindeki alanlar,
  • 37o 37’ 30’’ ve 37o 47’ 29’’ kuzey enlemleri,
  • 30o 47’ 22’’ ve 30o 32’ 30’’ doğu boylamları arasında kalmaktadır.
Kasnak meşesi 1,6 metre çapa ve 25-30 metre boya ulaşabilen ve 1000 yıl kadar ömrü olan bir ağaç türü olarak biliniyor.
29 Eylül 2013 Kasnak Meşeleri 056
Kasnak meşesi ormanına gitmek için Eğirdir Yazılı Kanyon sapağından itibaren asfalt bir yolla Yukarı Gökdere köyüne geliniyor. Bin nüfuslu elma yetiştiriciliğiyle geçinen büyük bir köy. Denizden yüksekliği 1200 metre. Kasnak Meşesi Ormanı 1500 metreden başlıyor 1890 metreye kadar yükseliyor.
Ormanın içinden yürürken asırlık ağaçların arasından geçiyoruz. Bu bölgede çalışma yapan orman mühendisleri ve akademisyenler bazı bölgeler isim vermişler.
29 Eylül 2013 Kasnak Meşeleri 018
On iki kardeşler,mıntıkası 102 yaşında
29 Eylül 2013 Kasnak Meşeleri 030
Efeler Yurdu mıntıkası 129 yaşında
Sarnıç, Beşbahçe ve Kuzukulağı gibi isimlendirmelerde boy, çap ve yaş bilgileri yer alıyor. En yaşlı meşe ağacının 160 yaşına olduğu tespit edilmiş. Yapılan çalışmalarda orman alanının bir arberatum özelliği taşıdığı böcek, bitki ve hayvan türlerinin iki yüzün üzerinde olduğu söylenmektedir. Nitekim yürüyüş sırasında kuş ve böcek çeşitliliğini gözle görmek de mümkün. Sık sık ağaçlar arasında koşuşturan sincaplar, kelebekler, arılar,ardıç kuşları ve yırtıcı kuşlar doğal döngüyü ve beslenme zincirini anlamanıza yardımcı oluyor. Kurt, çakal, vaşak, yaban domuzu, tavşan, tilki gibi memeliler, Kartal, şahin, doğan, keklik, karatavuk, ardıç kuşu gibi çok bilinen türlerin dışında  27 farklı kuş türü tespit edilmiş.
29 Eylül 2013 Kasnak Meşeleri 094
Tohumlanma dönemine geçen meşe ağaçlarının renkleri sararmaya başlamış. Bölgede bulunan bitki çeşitliliği daha bariz bir hale gelmiş durumda. Bölgede ardıç, göknar, kızılçam, sedir gibi ağaç çeşitliliğinin yanı sıra kuşburnu, yabani erik, kızılcık , böğürtlen gibi türlere de rastlamak mümkündür.

 29 Eylül 2013 Kasnak Meşeleri 045
Göç Çiğdemi (Colchicum Autumnale)
Yürüyüş sırasında en dikkat çeken çiçek acı çiğdem ya da göç çiğdemi adı verilen çiçek. Eylül sonu ve Ekim başında açan bu çiğdemlerin göçerler için yaylalardan göç etme vaktinin geldiğini hatırlatan bir işaret olarak algılanırmış. Zehirli olduğu bilinen bu çiçeğin ilaç sanayinde kullanıldığı biliniyor.
29 Eylül 2013 Kasnak Meşeleri 081

Yükseldikçe orman içinde büyük ve küçük baş hayvanların dışkıları artıyor. Tezek adı verilen ve bir çok yerde yakıt olarak kullanılan hayvan  dışkılarını kimsenin toplamadı aşikar. Yukarı Gökdere köylülerinin yaylası da 1800 metrelerde yer alıyor.  İki dağ arasındaki dik boğazı tırmandıktan sonra geniş bir yaylaya geliyorsunuz. Derme çatma hayvan barınakları dikkat çekiyor. Civarda plastik ve metal kutuların gelişigüzel atıldığı hafif bir çevre kirliliği göze çarpıyor. Koruma alanı olması itibariyle  her yaylada göze çarpan ve giderek artan kirlenmenin derecesinin oldukça düşük olduğu bu bölgede yaylayı kullanan köylülerin çevre bilincinin olmadığı sonucuna götürüyor insanı.
Davraz Dağını yan tarafınıza alarak artık tek bir hayvan bile kalmamış yayla barınaklarının yanından geçip Gökdere vadisine doğru yürümek beraberinde muhteşem bir doğa görsel şölenini de getiriyor. İlerde meşe ormanının arasından Kovada gölü uzanıyor. Bu bölge ormanlık bir alan olarak kağıt üzerinde korunuyor ama ormanın içinde özellikle ardıç ağaçlarının altlarında keçi, inek, gibi hayvanların dışkılarına rastlanıyor. Ardıç ağaçları nedense yaylacıların çok sevdiği bir ağaç. İri gövdesi ve şemsiye gibi dallarıyla güneşi geçirmeyen bu ağaçlar yaylacıların ve hayvanlarının doğal barınağı olarak çok değerli. Bazı yaylalarda her hanenin bir ardıç ağacı var. Ağacın etrafını demir çitlerle çevirip barınak haline getiriyorlar.
Ormanda kirlilik oluşturan plastik şişelerin dışında avcıların plastik ve metal malzemeden yapılmış  fişek kovanlarına da rastlamak mümkün. Koruma alanının sadece kağıt üzerinde olduğunu biliyorsun. Koruma altına alınan bölgelerin hemen hemen hepsinde kaçak avcıların ve keçilerin cirit attığı, kaçak ağaç kesimi yapan baltacıların olduğunu biliyorsun.
29 Eylül 2013 Kasnak Meşeleri 110
Kasnak meşe ormanı yavaş yavaş renk değiştirirken en yüksek tepesinden Gökdere vadisine doğru bakıyorsun. Kuş sesleri ve rüzgarın kayalara çarparak aşağılara yankılanan ıslık sesini dinleyerek temiz havayı ciğerlerine dolduruyorsun. Burada doğanın güzelliği ve saflığı karşısında donup kalıyorsun. Büyük kentlerin uğultulu ve stresli yaşamını aklına getiriyorsun. Bir zamanlar günde on dört saat çalıştığın tempoyu düşünüp gülümsüyorsun.


Fotoğraflar: Yavuz Çekirge,  29 Eylül 2013
Faydalanılan Kaynaklar:
  • Yıldız, Dilek, Kasnak Meşesi, Doktora tezi,Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Fakültesi, Orman Mühendisliği Anabilim Dalı, Isparta, 2010
  • Musa GENÇ,Ş.Teoman GÜNER Aydın ÇÖMEZ,Ayşe DELİGÖZ,Dilek YILDIZ
KASNAK MEŞESİNİN (Quercus vulcanica Boiss. and Heldr. Ex Kotschy) EKOLOJİSİ VE MEŞCERE KURULUŞ ÖZELLİKLERİ, T.C. ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ORMAN TOPRAK VE EKOLOJİ ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜ yayını


16 Eyl 2013

Selge


15 Eylül 2013 Selge 008
Selge Antik Kentine yaptığın yolculuğun en çarpıcı karelerinden biri de bu yarısı yıkılmış 8,700 kişilik Roma Stili tiyatro. Tiyatroyla ilgili kaynak araştırmasında bir iki makale göze çarpıyor: Yetmiş bin nüfuslu Selge yaklaşık sekiz yüz yıllık bir şehir. Roma İmparatorluğu sonlarına doğru tarih sahnesinden yok olan kentlerden. Her antik kent gibi Selge de kuruluş, gelişme ve çöküş dönemi yaşıyor. Geriye kalan yapılardan göze görünen antik tiyatro ve su kanalları var. Bölgeye yerleşen göçebe Türkmenlerin Sarıkeçili ocağından oldukları sanılıyor. Bölge birinci derece sit alanı ve doğal koruma alanı olarak ilan edilmiş olmasına karşın 600 nüfuslu Zerk köyü antik kentin içinde yer alıyor. Bölgede henüz arkeolojik kazıların başlamadığı belli oluyor.
Antik Şehirle köy içiçe. Tiyatroya gitmek üzere yürürken ellerinde yazmalar, tahta kaşıklarla bir kadın ve çocuk ordusu önünüzü kesiyor. Siz antik tiyatroyu görme heyecanı içinde yürürken sizin paranızı almak üzere ellerinde hiç bir anlamı olmayan eşyalarla yalvararak sizi taciz eden bu kalabalıkla karşılaşmak tüm neşenizi kaçırıyor.
Sit Alanı
Bu köyün ahalisi antik kentin daha rahat gezilmesi adına hiç bir şey yapmadıkları gibi diğer antik kentlerde de gördüğün “turist kazıklama” yöntemiyle sizi taciz etmekten utanmıyor bile. İki bin beş yüz yıl önce kurulan şehrin su ve kanalizasyon sistemi, yolları, tiyatrosu  hala ayakta duruyor. Günümüz Zerk köyünün ne kanalizasyonu var ne de akan bir çeşmesi. Eski uygarlık kültür seviyesinden belki de bin yıl daha geriye ait olan bu yaşam tarzıyla Zerk köyü diğer antik kentlerin yakınındaki köylerden hiç farklı değil. Yolları yok, kanalizasyonları yok, çarşıları yok, tiyatroları yok kısaca şehir hayatı yok. Binlerce yıl öncesinden gelen ” Nomad” yani “yörük” geleneğini sürdüren yerleşik köyler. Bin iki yüz metre irtifada tümüyle kayalık bir arazide “konglomera” kaya oluşumlarının hakim olduğu bu topraklarda ne tarım ne de hayvancılık yapılabilir. Köylü ısrarla “sit alanı” uygulanmasının kalkmasını talep ediyormuş. Kaldırıldığı anda o güzelim doğa ve tarih cenneti yok olacak. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Köylü zaten yaptıkları evlerin taşlarını antik kentten elde etmişler.
15 Eylül 2013 Selge 041
Tiyatro merdivenlerinde hayvan pislikleri dolu. Antik tiyatroların merdivenleri arasındaki otları yiyen inek ve koyunlar zaten alışıldık manzaralardan. Gittiğin her antik tiyatroda bunu gördün. Tüm Likya ve Psidia coğrafyasında yüzden fazla antik tiyatro var. Çoğu hala ayakta. Hayvanlarını antik tiyatro merdivenlerinde otlatan tiyatro kulislerini ahır olarak kullanan köylülerin “taşları görmeye gelen salak turistleri kazıklamak” dışında bir bakış açıları da yok.
Su Pınarları

Dağ başında hangi marka olduğu anlaşılmayan, sağlıklı olup olmadığı bilinmeyen plastik su şişelerini bir liradan satan köylülerin şikayetlerini dinleyen yerel politikacıların yalanlarıyla şımaran Zerk ahalisi, eğer taşların dilini konuşabilseydi;  içinde yaşadıkları kestane, servi, sandal ağacı, ardıç ve kızılçam ormanından geçimlerini sağlayabileceklerini öğrenebilirlerdi. Dahası aşağıda antik su pınarları incelemesini okuyacağınız Sn. G: Yıldırım’ın işaret ettiği zengin su pınarları değerledirilip su şişeleme tesisleri inşa edilebilirdi. Bu zengin su kaynaklarının yaz kış kesilmeyen suları orada öylece denize doğru akıyor.
Selge Antik Kenti ve su yolları adlı dokümanın Sayın Galip Yıldırım’a ait olduğunu belirtelim. Bu dokümana üzerine tıklayarak erişmek mümkün.
Selge Konglomera Kayalıkları

“Kremna (Κρεμνα)`

Uçurumun kıyısında bir Pisidia kenti. Klasik Yunanca "Uçurum" anlamına gelen (κρημνός) kelimesinden yola çıkarak adının veril...