15 Haz 2009

İran 'da Ruhban sınıfı kararlı...


Seçime hile karıştırıldığı iddaasıyla Tahran sokaklarına dökülen ve gösteriler yapan kişilerin kimler olduğu konusunda çelişkili görüşler var. Kimine göre Siyonist ajanların provakasyonu,kimine göre de özgürlük isteyen demokratik güçler. Seçimin galibi ilan edilen ve ikinci dönem cumhurbaşkanlığına seçilen Mahmud Ahmedinecad ‘ın ülkeyi idare eden ruhban sınıfının ve atanmışlar kurullarının tam desteğini aldığı da anlaşılıyor.Seçim sonuçlarının açıklanması sürecinde ülkede uygulanan elektronik blokaj,telefon ve data iletişim sistemlerini tamamiyle susturdu. İçişleri bakanlığı tarafından uygulanan blokajın sokaklarda ağır silahlarla donandırılmış motorize güçlerin göstericileri sert bir biçimde etkisiz hale getirmesi ve seçmenin yüzde 33 ‘ oyunu alan reformist Mir Musavi’nin de evinde göz hapsine alması yıldırım hızıyla cereyan etti.
Köklü bir bürokrasiye, devlet geleneğine ve kültür birikimine sahip olan İran tarih boyunca ortadoğu’nun etkili ülkeleri arasında sayılır. Kurulan Pers İmparatorlukları , İsmaili ve Sasani İmparatorluğu binlerce yıldır bu bölgenin etkili gücü olmuştur . İran ortadoğu ‘nun Sünni ülkelerinin aksine İslamın heterodoksi mezhebi olan Şii mezhebindendir . Bu dini ayrılık ve Şii-Sünni ayırımı İran ‘ın siyasetine yansımıştır. Sünni Suudi Arabistan ve diğer körfez prenslikleriyle ile olan ilişkileri hep soğuk olmuştur . Binlerce yılın mezhep ayırımı beş on yılda çözülecek kadar basit değildir . Ortadoğu ülkeleri bunun sıkıntısını uzun yıllar çekmiş hala da çekmektedir.
İran ‘da İslam dini yayılırken bölgede etkin olan dinlerle bir tür senkretizasyon yaşandı .O bölgede yaygın olan Zerdüştlük Manicilik ve Yahudiliğin kurumsal yapısında etkili olan , ulu rahiplerin üstlendikleri konum sosyal realiteler gereği Şiiliğe senkretize oldu. Bu yüzyıllar süren süreç kimi zaman asker kimi zaman da din adamlarının yani ruhban sınıfının gücünü ortaya çıkardı.
İran tarihsel ve coğrafi oluşum gereği İsmaili akıma daha yakın durdu ve diğer İslam ülkelerinin aksine bir yol izleyerek Şii mezhebini kabullendi.Tüm dünyada esen özgürlük rüzgarları İran ‘ı da demokratik reformlar sürecine taşıdı.İran aristokrasisi (Şah Rejimi ) askerleri tercih edip teokratik güçleri yani ruhban sınıfını saf dışı bırakınca 1979 yılına kadar süren karmaşa süreci Şah rejimi’nin sonunu getirdi. Feodal gelenekleri sürdüren ve petrol gelirleriyle geçinen halkın günlük yaşamında devletten daha çok etkili olan ruhban sınıfı askerleri ve aristokrasiyi tasfiye ederek idareyi ele aldı.
İran siyasetini anlamak için ülkedeki dinsel kurumları iyi analiz etmek gerekli. İran ‘da demokrasi olup olmadığı bir çok yerde tartışılıyor.Nitekim bu seçimler tüm dünya medyasında İran’da batılı anlamda bir demokratik siyasi sistem olduğu imajını yansıttı. Bunun ne kadar doğru olduğunu ancak ülkedeki dini ve siyasi kurumları analiz ederek anlayabiliriz.
Atama yoluyla oluşturulan tek lider Uma Ali Hamaney mutlak bir güce sahip. Ülkedeki tüm politikaları belirleyen kurula başkanlık ediyor. Cumhurbaşkanlığı makamı ise halkın çoğunluğunun oylarıyla belirleniyor ama adayların ruhban sınıfı tarafından onaylanması gerekiyor. Cumhurbaşkanlığı tamamiyle sembolik bir liderlik.Aslında hiç bir yaptırım gücü olmayan her şekilde ruhban sınıfının denetlediği bir makam.
Ruhban Sınıfı ‘nın radikal kanadında yer alan Mahmud Ahmedinecad’ın ikinci kez yüzde 63 lük bir oyla seçilmesi ülkede son yıllarda oluşan reformcu akımın giderek yaygınlaşmaya başladığının da ayrı bir göstergesi.
Ayetullah Ali Hamaney, ‘in bu seçimlerde aktif bir rol oynadığını ileri süren siyasi yorumcular, esas siyasi hedefin Ayetullah Ali Hamaney olduğu konusunda hemfikir.
Son yıllarda ortaya çıkan siyasi ve ekonomik krizler İran ‘ın ruhban sınıfını giderek batıyla bir diyaloğa girmeye ve giderek demokratik ve laik bir sisteme doğru zorluyor . Petrol gelirindeki düşüş, sübvansiyonların getirdiği yükler, yeni teknoloji ihtiyacı, yabancı sermaye yetersizliği gibi ekonomik ve pratik gerekçelerle muhafazakar radikal gruplar dışında olan geniş genç halk kesiminden herkes tercihini dünyaya entegre liberal ekonomi politikalarından yana yapmak zorunda hissediyor.
Reformcu cephede yer alan Hüseyin Mir Musavi , radikal ekonomik politikalarıyla ülkenin hızla liberalleştirilmesi ve rejimin dini karakterinin yeniden yorumlanmasını isteyenleri temsil ediyor.Öte yandan ülkenin olmazsa olmaz kuralı olan “ŞERİAT “ düzeni de reformcuların da savunduğu düzen olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu seçimler bir bakıma ruhban sınıfı liderlerinin yani Rafsancani ve Hamaney ‘in nihai hesaplaşmasını gösteriyor.Reformcu kanadı açıkça destekleyen Rafsancani bir anlamda Hamanay ‘in istemese de Ahmedinecad ‘a destek sağlamasına neden olmuş olabilir.Hamaney ‘in destekleyeceği Musavi ‘nin oylarının 33 lerin çok üzerinde olacağına kesin gözle bakılıyor.
Öte yandan diyalog çağrısı yapan ABD başkanı Obama’nın önümüzdeki dönemde ruhban sınıfından ve onların sözcüsü Ahmedinecad ‘dan bir açılım görmeyeceği de ortada.Önümüzdeki süreç oldukça sert uluslararası müzakerelerinyapılacağı platformlarda taviz vermeyecek olan İran ‘ın giderek Ahmedinecad usulünce değişik gruplar aracılığıyla Irak,Suriye ve Afganistan ‘da ciddi provakasyonlar yaratacağına da kesin gözüyle bakabiliriz.

“Kremna (Κρεμνα)`

Uçurumun kıyısında bir Pisidia kenti. Klasik Yunanca "Uçurum" anlamına gelen (κρημνός) kelimesinden yola çıkarak adının veril...