5 Tem 2012

Begonvil Esintileri


Fransız amiral Louis Antoine de Bougainville’e selam olsun …

Onun sayesinde bu muhteşem bitkiyle tanışmış olduk. Aslında “yeni dünya” dan “eski dünya” ya getirilen o kadar çok şey var ki?

İspanyollar, Portekizliler, Fransızlar ve İngilizler yeni dünyada ayak basmadık yer, keşfetmedik bitki bırakmamışlar.
Amerika kıtasının  1492 yılında Avrupalılar tarafından keşfedilmesi üzerinden  yüzyıllar geçmesine rağmen  begonvil keşfedilmeyi beklemiş.

Ta ki tüm dünyayı titreten Fransız Amiral 1780′li yıllarda onu Brezilya’da keşfedene kadar. Bu seyahatin de ayrı bir öyküsü var. Bu öyküyü Vikipedia’dan derliyorum.  Fransız amiral “circumnavigation.” adı verilen dünya turuna çıktığında onunla birlikte gemi doktoru olarak seyahat eden Dr. Philibert Commerçon, seyahat edilen yörelere ilişkin bilimsel kayıtlar tutuyormuş.

 Bahriyede bu bir gelenek olarak bildiriliyor. Doktorun sevgilisi ve asistanı Jeanne Baret, erkek  kılığında gemide onunla birlikte seyahat ediyormuş. Kadınların Fransız askeri gemilerinde bulunmalarının yasak olduğu  bu dönemde ilk defa bir kadın dünya seyahatine çıkıyormuş.

 Baret ile doktorun hikâyesi çok ilgi çekici.  Aradan çok zaman geçmiş ama yine de bu seyahatlerde Commerçon’un keşfettiği bir çok bitki var.  Bu keşfin amiralin pek umurunda olup olmadığını da bilmiyoruz. Aslında begonvil bitkisinin de umurunda olup olmadığını bilmiyoruz ama, ekvatordan Şili ‘ye kadar uzanan Güney Amerika’nın kadim bitkisi begonvil , amiral Louis Antoine de Bougainville tarafından sponsor edilen bir dünya turunda doktor tarafından keşfediliyor. İki gemiden meydana gelen filonun ana gemisi the Étoile’un kaptanı da bu keşif sırasında yerliler tarafından öldürülüyor

 Medeni dünyaya tanıtılma işlemi de bilim akademileri tarafından yapılmış. Bu bana geçtiğimiz yılllarda gördüğüm bir filmi anımsattı. “Master and Commander”  Patrick O’Brain ‘ın romamnından uyarlanan filmde gemi doktoru da kayıt tutan bir bilim adamı ve müzisyendir. Uzun gemi yolculuklarında keman çalarak seyahat ederler. Bol bol Lokatelli dinleriz filmi izlerken. İşte tam burada yüzyıllar boyunca deryaları titreten Osmanlı bahriyesinin hangi bitkiyi ya da hayvanı keşfettiğini sorgulamak gerekir. Bu her şeyden önce bir ilgi alanı meselesi. Bu konuda bir araştırma yaparak daha fazla bilgi toplamak gerekli.


Begonvili  ilk kez öğrencilik yıllarında Bodrum’da kaldığımız Mercan Pansiyon’un balkonunda görmüştüm. Çok farklıydı. Denizden gelen hafif esintinin yapraklarını titreştirdiği kokusu fark edilmeyen pembe çiçeklerin hafızamda durduğu yerde daha bir çok ilk arasında o da var. Begonvil deyip geçmemeli insan.

“Kremna (Κρεμνα)`

Uçurumun kıyısında bir Pisidia kenti. Klasik Yunanca "Uçurum" anlamına gelen (κρημνός) kelimesinden yola çıkarak adının veril...