6 Oca 2015

Sedir Direnişi

4 Ocak 2015 Sedir Protestosu 038

Asırlık sedir ormanlarının yer aldığı Antalya Hisarçandır Ekizce yaylasında taş ocağı kurmak amacıyla en genci iki yüz yaşındaki sedir ağaçları birer birer kesiliyor. Ağaçları korumak amacıyla Hisarcandır çevresi köyleri halkı ve Antalya doğa grupları 4 Ocak 2015 saat 12:00 de bir basın açıklaması yaparak sedir ağaçlarının kesimini protesto ettiler.
Taş ocağı işletmesi İMSA, Orman Bakanlığından aldığı izinle yüz dönümlük sedir ormanı alanında sedir ağaçlarının kesimine başlamış.Bir de ikaz levhası asmış.
4 Ocak 2015 Sedir Protestosu 140
Bölgede doğa yürüyüşü yapan grupların sedir katliamını basına intikal ettirmesiyle birlikte STK’ları bu eylem planını hazırlıyorlar. Antalya ve Burdur bölgelerinde yaklaşık dört bin kadar taş ocağı ve maden arama lisansı verildiği söyleniyor. Bölgede yürüyüş yapan biri olarak bu taş ocağı ve maden işletmelerinin doğaya verdiği zararı ben de gördüm. Tahribat her geçen yıl artarak ilerliyor. Yerel yönetimlerin konuya olumlu bakışıyla cesaretlenen şirketler birbirinden farklı projelerle ellerindeki lisans adedini artırıyorlar. Çin ile bağlanılı çalışan taşeron firmalar yabancı işçi ithal etmeye de başlamışlar.Doğanın sistemli biçimde tahrip edilmesine yönelik bu projelere destek veren orman bakanlığı ve yerel yönetimler kulaklarını STK’larının direnişlerine de kapatmış durumdalar.
4 Ocak 2015 Sedir Protestosu 070
Sedir ağacı ilk kez kerestesi uğruna değil de bulunduğu yer nedeniyle yok ediliyor. Şimdi de taş ocakları ve Hes modası çıktı. Sedir binlerce yıldır kerestesi için kesiliyor.Katliamlar yıllardır sürüyor.
“Antalya’nın Elmalı ilçesi sınırlarında yer alan dünyaca ünlü Çığlıkara Sedir Ormanları’nda maden arama ruhsatı alan İspanyol ortaklı şirket tarafından, 1000’e yakın yüzlerce yıllık ardıç ve sedir ağacı kesildi.” 24 Aralık 2006  http://www.bugday.org/portal/haber_detay.php?hid=1706
Daha öncesi de var. Sedir ormanlarının kesimi çok uzun bir süredir devam ediyor. Toros Dağları’nın sarp yamaçlarında bulunan ormanlara henüz ulaşılmadı ama yakında onların da katliama uğrayacaklarına kesin gözle bakılabilir.
Sedir direnişi bölgede doğa grupları rehberliği yapanlara göre Antalya’da yapılan bu çaptaki ilk büyük çevre eylemiymiş. Çevre bilinci ve farkındalığı Türkiye’de 1975 yılından itibaren oluşmaya başladı. Çeşitli maden işletmelerinin çevreye verdikleri zararlara karşı halkın açtığı davaların başlangıcı bu tarihlere rastlıyor. Önceleri Osmanlı daha sonra Cumhuriyet dönemlerinde çevreye özellikle de akarsu, göl ve ormanlara verilen zararlara medyanın ve halkın tepkisi yok.Devletin şirketlere farklı amaçlarla orman arazisi içinde faaliyetlerine izin belgesi vermesiyle hukuki bir zemine oturtulan çevre tahribatının hukuki olarak durdurulması hemen hemen imkansız. Öte yandan son bir kaç yılda STK’larının etkili çalışmasıyla Antalya’da çevre bilincinin özellikle gençler arasında yaygınlaştığı söylenebilir. Henüz nüfusun çok küçük bir kısmının ulaştığı bu bilinç seviyesi hızla artmaktadır. Önümüzdeki yıllarda çevre gruplarının sayısının da artmasıyla çevre bilinci daha da yaygınlaşacaktır. Kazanımlar olacağı gibi kayıplar da olacaktır.

Hisarçandır Sedir Direnişine katılmak üzere gelen beş yüz civarında bilinçli bir kitle vardı. Bölgede doğa yürüyüşü yapan kişilerin sayısının bin civarında olduğu göz önüne alınırsa bu katılım oldukça iyi bir katılım olarak değerlendirilebilir. Bölgede son iki yılda bir kaç çevre direnişi görülmüştür. Bu direnişlerin bir kısmı hukuki açıdan olumlu sonuçlanmıştır. Ama en önemli sonuç yaygınlaşan çevre bilincidir. Hisarçandır Sedir direnişi de bu bilincin yaygınlaşmasında önemli bir rol oynayacaktır. Konuya bu açıdan bakılması çok önemlidir.
4 Ocak 2015 Sedir Protestosu 119
Sedir ormanları kurtulacak mı?Hiç sanmıyorum. Sedirleri kesmeye devam edecekler. Her zaman hukuki bir kılıf bulunacak çevreye zarar vermek için. Antalya’ya dağ zirvelerinden kuş bakışı baktığımda ne görüyorum. Şahane bir deniz ve kumsal ama şehir bir beton yığını olarak gözüküyor. Geniş alanlar bomboş dururken şehrin içindeki yeşil alanlar hızla yok ediliyor. Halkın da buna pek aldırdığı yok. Köylerini işsizlik nedeniyle terk eden yeni Antalyalıların çevreye pek aldırdıkları yok. Farkında değiller. Çölleşen köyler terk ediliyor. Evler harabeye dönüşüyor, göller ve dereler kuruyor, tarlalar verimsiz. Antalya Korkureli, Elmalı, Akseki köylerinden gelen göçlerle çoğalıyor. Birbiri ardından yüksek apartmanlar yükseliyor. Dağlardaki sedir ağaçlarını düşünen pek yok. Sedir ağaçlarını düşünen oralarda spor amaçlı yürüyüş yapan bir avuç doğa yürüyüşçüsü. Beş bin yıldır kesilen kutsal sedir ağaçlarının çok değerli olduğu antik çağlardan bir alıntı:
“M.Ö. 2600 yıllarına tarihlenen Palermo taş yazıtından bir alıntı: “Sedir tomruğuyla yüklü 40 gemi getirdik. Her biri 45 m boyunda gemiler inşa ettik. Firavun sarayının kapılarını sedirden yaptık” (Mayer & Sevim, 1959, s. 113; Kuniholm &Griggs, 1990, s.1).”
Lübnan dağları sedir ağaçlarıyla dolu. Ulaşılması kolay dağlar. Bugün sadece dört yüz adet sedir ağacının kaldığı söyleniyor. Dört bin senede tüm sedir ormanları yok edilmiş. Sıra Toros sedirlerine geldi. Bazı bölgeler (Çığlıkara)  koruma altına alındı ama yeterli değil. Gezip dolaştığım dağlardaki sedir ağaçları yok olacak.Beş yüz kişi bu yok oluşu durdurmaya yetmeyecek. İki milyona yakın nüfusu olan Antalya ilinde sadece beş yüz kişi. Direnişe katılan köylüler de vardı. Acaba onların çevre bilinci nasıl oluştu?
4 Ocak 2015 Sedir Protestosu 153   Bu Hisarçandır köylüsü eyleme katılmak üzere ayağında kara lastiklerle soğuk havada bir kilometrelik çetin bir yamacı tırmanarak eylem alanına gelmişti. Onun gibi sayıları on beşe yakın köylü eylemci de vardı. Aralarında yaşlı kadınlar, çocuklar ve gençler de vardı. Maden ocağına karşı çıkmak için oraya gelmişlerdi. Ormandan geçinen bu insanların geçim kaynağı da yok oluyordu. Öte yandan ormanda yaşıyan bitkilerin, hayvanların ve böceklerin de yok olacağını biliyoruz. Onların haklarını kim savunacak? Bu beş yüz kişi. Orman içinde endemik şakayıklar var. Şakayıkların bir diğer adı da Ayı Gülü. Bu çiçeklerin de işmaninalarının tekerlekleri altında kalarak yok olacağını biliyoruz. Bu bölge şakayıkların en yoğun olduğu bölge. Buranın koruma altına alınması gerekiyor. Şakayıklar burada yetişiyorsa mutlaka bir nedeni olmalı. Bakalım zaman ne gösterecek.

“Kremna (Κρεμνα)`

Uçurumun kıyısında bir Pisidia kenti. Klasik Yunanca "Uçurum" anlamına gelen (κρημνός) kelimesinden yola çıkarak adının veril...