18 Kas 2010

Kurban

’Eid al-Adha’[1]

İslâmda Kurban Geleneği

Arapça okunuşu “Īd ul-’Aḍḥā “olan İslâmi özel günler ya da Türkiyedeki adıyla Kurban Bayramı , her yıl Hicri takvimin on ikincisi olan Zilhicce ayının onuncu gününe ve Mekke’ye yapılan Hac ziyaretinin son gününe rastlar.

Bir anlamda “Hac Ziyareti “ ve “Id ul-Adha” birbirini izleyen ritüeller olarak bilinir, birbiriyle bağlantılıdır.Kimi İslam kelamcıların kanaatlerine [2] göre kurban kesme ritüeli yalnızca hac ziyaretinin bir parçası olarak ele alınır, hac ziyareti yapmayanların Hac mekanı dışında kurban kesme ritüeli ise kültürel bir özellik gösterir.

Bazı ülkelerde bu dönem iki üç ya da Türkiye’de olduğu gibi dört gün süren resmi tatil olarak ilan edilir.Bu döneme, bazı ülkelerde “Eid el Kibir “ adı da verilir (Suriye ,Mısır,Fas,Yemen,vb.).

Kurban terimi ve kapsamı

Latince karşılığı olarak bakıldığında bir şeyi kutsallaştırmak anlamını taşıyan’sacer’ ve ‘facere’ kelimelerinin birleşmesinden meydana gelen ‘sacrifacere’ kelimesiyle gelenekselleştirilmiştir.

Pagan dinlerinin de resmi din olarak kabul edildiği Roma İmparatorluğu dönemlerinde kurban geleneği bir çok değişik geleneğin bir araya geldiği “Adak verme” törenleriyle Roma vilayetlerinde sosyalleştirilmiştir. Genel olarak “Değerli bir şeyi kutsal olana sunma” olarak tanımlayacağımız kurban kavramının tarihsel gelişimi içinde kanlı ve kansız olarak iki türde geliştiğini de söylemek mümkündür. Sunmak anlamında kullanılan “offere” kavramının da kurban terimiyle alakası vardır. Tanrıya verilen ya da sunulan şeyler, kanlı ve kansız olarak ikiye ayrılır. Yahudi geleneğinde tüm kansız sunular İbranice “korban” , kanlı olanlar ise “zebah” terimiyle ifade edilmiştir.

“İbranicedeki “korban” sözcüğünün Arapçaya Aramice vasıtasıyla geçtiği kaynaklarda yer almaktadır.Arapçada kurban “krb” kökünden mastar olup “yakınlık”ve “akrabalık” anlamları taşımaktadır.Kur’an’da kurban karşılığı olarak boğazlayarak kesme olan “zebeha” fiili, “neseke” kökünden “nüsuk, mensek” ve deve kurbanı için“nahr”, Allah’a yaklaşmak veya ihram yasağını çiğnemekten dolayı Harem-i Şerif’e kendisi yahut parası gönderilen kurban anlamlarına gelen“hedy”kelimeleri ve Kurban Bayramı’nda Allah’a yaklaşmak amacıyla kesilen belli cins ve evsaftaki hayvanlar için Arapçada “uhdiye”, “dahiye” ve ”ıhdiye”kelimeleri kullanılmaktadır.”[3]

Bugünkü Türkçede kurban kelimesi, tanrı için adanan ve kesilen hayvan anlamında kullanılmaktadır.Kurban geleneğinin ortadoğuda günahlardan arınmanın en etkili yolu olarak kabul edildiğine dair kuvvetli kültürel kanıtlar vardır. Eski Mısır’da kansız kurban olarak en çok tuzsuz ekmek sunulurdu. Halk arasında herhangi bir sorundan kurtulmak için kurban adayanlar hiç de az değildir. Bu özünde tanrılara adak sunma ritüelinin felsefi altyapısını oluşturmaktadır.[4]Yahudi geleneğinde erkek çocukların kurban olarak sunulduğuna dair Tevrat’da kanıtlar da vardır :

“…Oğullarının ilk doğanını,bana vereceksin. Öküzlerin ve davarların için de bunu yapacaksın; yedi gün anası ile kalacak sekizinci gün bana vereceksin.”[5]

İslam dininde dini bayramların 1400 yılda farklı coğrafyalarda farklı yönlerde oluşan gelenekleri günümüze kadar farklılaşarak ulaşmıştır. ‘Eid al Adha’ geleneği Yahudilik geleneklerine Hz. İbrahim ‘ e kadar uzanmaktadır.Emredici ve öfkeli bir tanrı olan ‘Yahveh’ kurban konusunda tavizsizdir:

Bütün ilk doğanlar benimdir. İnekten, koyundan, bütün hayvanlarının ilk erkek doğanı benimdir. Eşeğin ilk doğanı için bir kuzu fidye vereceksin ve eğer veremeyeceksen o zaman onun boynunu kıracaksın.[6]

İslam geleneklerine göre oğlu “İsmail” i Yahudi Hıristiyan geleneğine göre de oğlu” İzak” ı tanrıya kurban etmesi ritüelini sembolize eder.[7] Müslüman ve Yahudi alimleri bu konuda mutabık değildir. Hangi oğulun kurban olarak seçildiği konusunda bir mutabakat yoktur.

Öte yandan Hıristiyan geleneğinde kurban kavramı İsa’nın kendini insanlık adına kurban etmesi inancıyla bağlantılıdır. Kanlı kurban Hiristiya dininde pek sık rastlanan bir olay değildir:

“ Evharistiya ayini Hz. İsa’nın son akşam yemeğinin hatırasıdır.İncil’e göre son akşam yemeğinde Hz. İsa:“Onlar yemek yerlerken ekmek aldı, şükredip kopardı ve onlara vererek dedi: Alın bu benim bedenimdir. Bir kâse şarap aldı şükrederek onlara verdi; hepsi ondan içti. Onlara bu benim kanımdır[8]

Bir tür ruhani kurban kavramına benzemektedir. Bu kavramın her dinde karşılığı vardır. Kutsal şahısların kendilerini bir kurban olarak kutsala adamaları bir tür kurban ritüeli olarak kabul edilir.

Eski çağlarda savaşta kazanılan zaferin karşılığı olarak tanrılara kurban sunmak amacıyla savaş tutsaklarının kılıçtan geçirilmesi yaygındı. Vedalar dönemindeki Hindistan’da insan kurban etme geleneğini sürdüren Tanrıça Kali’nin müritleri, her Cuma akşamı bir erkek çocuk kurban ederlerdi.Bu geleneğin giderek Sümer Akad geleneği olarak Mezapotamya, Babil ve Mısır ‘a taşındığı da bilinmektedir.Kentlerin mabet sur ve duvar kalıntılarının altında çocuk iskeletlerinin bulunması değişik yorumlara yol açmıştır.Hz. İbrahim ‘in ziyaret ettiği dönemde Harran ve Kenan yörelerinde tapınaklarda çocuk kurban etme geleneğinin varolduğu ve yaygın olduğu bilinmektedir. Hz. İbrahim ‘in pagan Babil tanrılarına karşı çıkarak insan yerine kutsal sayılan hayvanları kurban etme geleneğini başlattığı da kayda değer bir tarihi olaydır.

(Devam Edecek)

[1] Bu makalede özellikle başvurulan kaynaklar :

· Özer Çetin,Kurban ile ilgili İnançve Tutumlar,Doktora tezi,Uludağ Üniversitesi Din Bilimleri Fakültesi,Bursa 2008

· İsmail Narin,Kur’an ve Sünnet Açısından Kurban İbadedi,Doktora tezi,İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi,2009

[2] Kanaat zihnin bir konuda kesin olarak var veya yok diyemediği fakat varlığına daha fazla ihtimal verdiği

bir durumdur. Kanaat, tahkik edildiğinde bilgi olur. Kişi tahkik edemediği halde benimser ve diğer kanaatlerin geçersizliğini kabul ederse inanç haline dönüşür. D.Krech, S. Crutchfield, Sosyal Psikoloji, çev. Erol Güngör, İ.Ü.E.F.Yay. , İstanbul, 1970,s.175.

[3] Bilmen, Ömer Nasuhi, Kurban Mahiyeti, Vücûbu, Hikmet-i Teşrîiyyesi,2.bs., Ankara, 1956, s.13

[4] Örs, Hayrullah, Musa ve Yahudilik, Remzi Kitabevi, İst., 1966, s.143

[5] Çıkış, 22/29–30.v

[6] Çıkış,13/13;34/19–20.

[7]Canlılara yaşam veren kandır ve ben onu sunak üzerinde canlarınıza kefaret olması için size verdim; çünkü kan hayat karşılığı günah bağışlatır.” Levliler

[8] Markos,14/22–24.

“Kremna (Κρεμνα)`

Uçurumun kıyısında bir Pisidia kenti. Klasik Yunanca "Uçurum" anlamına gelen (κρημνός) kelimesinden yola çıkarak adının veril...