1 Oca 2011

Yılbaşı kutlama Gelenekleri....

Bu fotoğraf TBMM oturumunda yumruk yumruğa kavga eden milletvekillerini göstermektedir.Tüm dünya medyalarında demokrasi ve hoşgörü adına 2010 yılının en önemli karelerinden biri olarak teşhir edilmektedir.

Her yılbaşında Taksim’de ve diğer büyük şehir meydanlarında belediyelerin düzenledikleri kutlamalar sırasında özellikle bayan turistlere yönelik şiddet ve cinsel taciz görüntüleri medyada boy boy yayınlanır.

Bakalım bu yıl neler olacak? Kalabalık nasıl yönlendirilecek..

Varoşların çocukları

İstanbul’un varoşlarında oturan, büyük bir oranda da son 35 yılda Anadolu’nun çeşitli yörelerinden göç eden çok çocuklu yoksul ailelerin eğitimsiz delikanlıları, yılbaşı kutlamaları sırasında bayanları kalabalıkta sıkıştırarak taciz etmenin bir tür ergenlik ritüeli olduğu kanaatini taşımaktalar. Aynı delikanlıların büyük şehir alt kültürlerine intibak etmek amacıyla bazı futbol kulüplerinin taraftarı olarak farklı türde şiddet olaylarına karıştığı da bilinmektedir. Öfkelerinin ve isyanlarının kitlesel şiddete dönüştüğü stadyumlarda ve sokaklarda “incognito” olmanın getirdiği özgürlükle tanımadıkları insanlara uyguladıkları vahşet tam anlamıyla bir “heterotopya” hikayesine dönüşür.

Yaşadıkları ortamlarda, mahallede tek başına sokakta yürüyen kadınlara iyi gözle bakmaz. Afganistan’daki Taliban (1996-2001) uygulamalarını hatırlatan kadının toplumdan tamamiyle tecrit edildiği yanında erkek olmadan ve burka ya da hijap giyinmeden sokağa çıkamadığı, çalışamadığı tek kelimeyle varolamadığı ortamları anımsatır bir baskıyı bilerek ya da bilmeden siyasallaştırdıkları gerçeğini ne zaman görmeye başlayacaklar acaba?
Aynı mahallede oturan başını başörtüsüyle ya da türbanla örten kadın, dini vecibelerden çok erkeklerin öfkeli şiddetinden korunmak için başka bir çaresi olmadığının bilincindedir. Oysa farklı sosyal kesimlerde özgür ve çağdaş bir eğitimle büyümüş olan kadın kamusal alanda kendini daha güvenli hisseder.

İşte bu özgür kadınlara sırf başörtü ya da türban takmadıkları için tacizde bulunmak bir tür erkeklik gösterisine dönüşür. Delikanlı kendini en ön sırada turist ya da yerli başı açık bayanlara tacizde bulunurken buluverir. Yüzünde de yılışık bir gülümsemeyle kameralara poz verir. Ergenlik testini geçmiştir.Cinselliğe ve kadına bu denli yaklaşımı onu ilerde ciddi sorunlarla karşı karşıya getirecektir. Varoşların bakire delikanlısı yılbaşı kutlamalarını bu çerçevede algılar.Kalabalık erkek topluluğu da bu sapık davranışı onaylar mahiyette salınır.

On iki üzüm tanesi

Yılbaşını İstanbul’da geçirmek üzere gelen milyonlarca turistin bu varoş delikanlılarının vahşiyane niyetinden haberi yoktur. Bu yılbaşında güvenlik güçleri acaba 2010 yılı kültür başkentinde nasıl bir önlem alacaklar?
Oysa bu topraklarda binlerce yıldır 21 Martta kutlanan yılbaşılarda,on iki üzüm tanesi yemenin,evlerin ve dükkanların eşiklerinde nar kırmanın,çam ağaçlarından yapılmış meşalelerin yakılarak yürümenin,St. Basil kekinin içindeki altın parayı aramanın, uğur getireceğine inanılırdı. Hala da inananlar var.
Moderniteyle birlikte kent kültürünün bir gereği olarak Gregorien takvime göre Aralık ayının 31. Geceyarısında yılbaşılar artık birbirine benzer törenlerle kutlanmaktadır. Günümüzde artık Babil kültünde rastlanan “Marduk”la “Tiamut”’un mücadele ettiği Akitu töreni yapılmamaktadır. “Akitu” töreni ulu rahibin kıralın yüzüne bir tokat atması ve başından tacının çıkarılarak bir köşeye çekilerek günahlarını itiraf ederek aranmasını söylenir. Kıral üç gün sonra geriye ulu rahibin karşısına gelir ve ona günahlarını yazdığı bir tablet verir. Yeniden tacını giyen kıral ülkeyi bir yıl daha yönetme hakkını elde eder. Günümüzde hiç bir devlet başkanı böyle bir töreni icra etmek şöyle dursun, hatalarını düşünmek yerine unutmayı tercih eder.

Kötü Ruhları Kovma Ritüeli

Hemen hemen tüm kültürlerde ortak olan şey, kutlamalarda kötü ruhların kovulması ritüelidir. Bunun için gürültü yapmak, şarkı söylemek, davul çalmak, dans etmek gibi yöntemler kullanılmıştır. Eski uygarlıklarda görülen kötülükleri kovma, yöneticilerin hatalarını düzeltme sözü vermeleri, ailelerin bir arada yiyip içmeleri ve gelecek yıl için iyi temennilerde bulunmaları geleneği çok fazla değişikliğe uğramadan sürüp gitmektedir.
Günümüz Türkiyesinde muhafazakar kesimlerde yılbaşı kutlamalarının bir Hıristiyan geleneği olduğu kanaati vardır. Yılbaşı gecesi evde, restoranlarda, balolarda, içki içerek ve dans ederek kutlanma yapılmasını bir Hıristiyan adedi olduğu gerekçesiyle reddeden ve yasaklanmasını isteyen bir kesim de var. Tamamiyle bilgisizlikten ve değişik kültürler arasına kasıtlı olarak kötülük tohumları ekme amacından kaynaklanan bu tepkilerin hangi siyasal eğilime hizmet ettiğini anlamak da hiç zor olmasa gerek.
Hz. İsa’nın Doğumu
Hz. İsanın doğum günü olarak Katolik ve Protestan dünyası 25 Aralık tarihini, Doğu kilisesi ise 6 Ocak tarihini kabul eder. Bazı teologlara göre kadim inanışlara göre 21 Aralık gündönümü doğum ritüelleri olarak Roma İmparatorluğunun beş resmi dininde de kutlandığını, Hıristiyanlığın tek resmi din olarak kabul edilmesinden sonra Hz. İsa’nın doğumu ’nda bu paralelde Gregoriyen takvime uyarlandığı gerçeğiyle karşı karşıyayız. Nitekim, kadim Hint ve İran güneş tanrısı Mithra’nın doğumunu simgeleyen 21 Aralık gündönümü halen İran ‘da Şeb-i Yalda, İskandinavya’da ise Yule bayramı olarak kutlanmaktadır. Ekinoks ve gündönümleri güneş ve ay kültlerinde önemli bayramlar olarak kutlanmaktaydı. Tek tanrılı dinlerin bu pagan kutlamaları geliştirerek ritüellerine kattıkları da bir gerçektir. Nitekim günümüzde halen folklorik anlamda Nevruz,Hıdırellez, gibi eski geleneklere dayanan bayramların bazı kesimlerce kutlandığı bilinmektedir. Tek tanrılı dinler öncesi geleneklerin giderek sekretize olması ve folklorik öğeler olarak karşımıza gelmesi hiç de tesadüf değildir.
Bu yılbaşında hemen hemen tüm dünyada büyük şehirlerin meydanlarında ortak bir kutlama yöntemi oluştuğunu görüyoruz. Meydanlara toplanan insanlar, müzik dinleyerek, dans ederek ve havai fişek gösterisini izleyerek yeni yılı karşılıyor. Bakıldığı zaman dini bayramların ötesinde yılbaşı kutlamalarının insanları ayrıştırmaktan, birbirini ötekileştirmekten çok birleştirmeye ve birbirini anlamaya yardımcı olduğunu düşünüyorum…

Meraklısına video görüntülü Taciz Belgeleri:

http://video.cnnturk.com/2010/haber/1/1/taksimden-yine-taciz-manzaralari

http://bugun.com.tr/haber-detay/136123-yilbasinda-9-taciz-olayi-yasandi-haberi.aspx

http://www.samanyoluhaber.com/h_487031_yilbasi-kutlamalarinda-kaydedilen-istenmeyen-goruntuler-.html

http://www.medyafaresi.com/video/311/taksimde-yilbasi-tacizi.html

“Kremna (Κρεμνα)`

Uçurumun kıyısında bir Pisidia kenti. Klasik Yunanca "Uçurum" anlamına gelen (κρημνός) kelimesinden yola çıkarak adının veril...