8 Nis 2013

Sagalassos


Burdur'un tarihi eserleri arasında Selçuklu kervansaraylarının ve Sagalassos antik kentinin çok önemli bir yer tuttuğunus öyleyebiliriz. Sususz Han ve İncirli Han. Susuz Han'ı restore edenlerin çok başarısız olduğu hemen anlaşılıyor. On ikinci yüzyıldan kalma bir yapıyı hangi akla hizmet ederek bir hapishane mimarisine çevirdikleri de anlaşılır gibi değil.


Restorasyonda bölgede bulunan antik çağdan kalma bazı taşların kullandığını da görmek mümkün. özellikle Korint tarzında sütun başlıkları ve saçak süslemelerinin de yer aldığı kalıntının tam bir hayal kırıklığı olduğunu söylemeliyim. Birlikte seyahat ettiğimiz doğa yürüyüş derneği rehberimiz Cemal Bey yöresel halka indirilemeyen hiç bir tarihi mirasın başarılı olamayacağını söyledi. Yerel yönetimlerin hiç bir biçimde sorumluluk almadığı bu paha biçilmez eserler devletin kısıtlı imkanlarıyla ayakta tutulmaya çalışılıyor. Halk ve yerel idareler ise seyirci konumunda.  Burdur Müzesi çaresizlikten kıvranıyormuş. Yine bir arkeloji öğrencisinin söylediğine göre müzenin depolarında 65,000 parça eser yersizlikten depoda saklanıyormuş. 



"Mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait olan İncir Han,Burdur İli,Bucak ilçesinde,İncir köyü yakınında,Burdur-Antalya karayoluna 5 km mesafede yer almaktadır. Diğer yandan Antalya’yı İç Anadolu’ya bağlayan Kervan yolu üzerinde yer alan Evdir Han, Kırkgöz Han,Susuz Han’dan sonra dördüncü konaklama yeridir.
13.yy II.Gıyasettin Keyhüsrev Bin Alaaddin Keykubat zamanında yapılan bu kervansarayın 200 mt yakınında,hamam ve çeşmesi mevcuttur.Hamam bugün yıkık olmakla beraber çeşmenin suyu akar vaziyettedir. Hamam, İncir Han ile külliye oluşturmaktadır.
Büyükçe bir tepenin eteğinde inşa edilen bu kervansarayın avlu bölümünün hemen önünde geçen antik yol bugün seçilebilir ve tarlalara ulaşmak için halrn kullanılmaktadır. Yapı iri kesme yonu taşları ile inşa edilmiştir. Kapalı kısmı ayakta lmakla beraber avlu bölümü tamamen yıkılmış durumdadır. Kapalı bölümün önünde yeralan ve yıkık olması nedeni ile mimari şekli belli olmayan avlunun sadece temel duvarları belirgindir.Kapalı bölüm 44.00x33.50 metre ölçülerinde dikdörtgen planlı olarak inşa edilmiş,arka köşelerinde daire,ön köşeleri kare ve aralarında ise prizmatik planlı payandalarla özellik arzetmektedir.Tonozlardan oluşan çatı kısmının bir bölümü yıkık ve üzeri toprakla kaplıdır." Kaynak: http://www.tarihicarsilar.org/index.php?option=com_content&view=article&id=178:ncir-han&catid=49:antalya&Itemid=267




Sagalassos Antik kenti








"SAGALASSOS ANTİK KENTİ


Ağlasun ilçesinin 7km kuzeyinde, Akdağ eteklerinde yer alan Sagalassos antik kenti, modern Burdur ilinin zengin kültürel mirasının önemli bir parçasıdır. Hellenistik
Dönem’den Ortaçağ’a kadar kentsel hayatın farklı ölçeklerde devam ettiği antik şehir, terk edilişini takiben, kısa sürede erozyon tabakaları altında kalmıştır. Bu sayede antik dönemin en iyi korunmuş kentlerinden biri olmuştur 
Kentin Batılılar tarafından ilk keşfi, Fransız gezgin Paul Lucas tarafından yapılmıştır. Kalıntıların Sagalassos antik kentine ait olduğu, İngiliz rahip F. Arundell tarafından belirlenmiştir. 1884-1886 yılları arasında Polonyalı Kont K. Lanckoronski kapsamlı mimari ve epigrafik çalışmalar yürütmüştür (Waelkens 1993, 37-81).
80’li yılların sonunda Stephen Mitchell başkanlığında Pisidia bölgesinde yürütülen yüzey araştırmalarını takiben, Sagalassos ve civarında, 1990 senesinden beri Leuven Üniversitesi tarafından disiplinler arası arkeolojik araştırmalar sürdürülmektedir. Çalışmalar, antik dönemde kentsel planlama, mimari, ekonomi, ticaret, zanaat, sanat, arazi kullanımı, bitki örtüsü, fauna ve günlük yaşam hakkında önemli bilgiler sunmaktadır.
Akdağ’a sırtını dayamış, 1400m yüksekliğe kurulmuş olan kentin yer seçiminde, savunmasının kolaylığının yanı sıra, zengin su kaynakları ve ormanlarının rolü olmuştur. Bölgedeki mevcut su kaynakları yılda 38,5 milyar metreküp su vermektedir. Araştırmalarla antik çağdaki bitki örtüsünün bugüne kıyasla çok daha zengin olduğu, bugün erozyonla çıplaklaşmış olan yamaçlarda, sedir, karaçam ve meşe ormanlarının bulunduğu, bölgede zeytin yetiştirilmiş olduğu bilinmektedir (Vermoere 2000).
Kentin yazılı kaynaklardan bilinen tarihi, Büyük İskender’in M.Ö.333 yılındaki fethi ile başlar. Pisidia yüzey araştırmaları ve Sagalassos kazıları, İskender’in fethini takiben bölgenin süratle Hellenleşme sürecine girdiğini göstermiştir (Mitchell 1999, 421). İskender’in ölümünün ardından kent, kısa bir süre seleflerinin idaresinde kalır. M.Ö. 281 itibariyle, Seleukoslar’ın kontrolü altına girer. Kent, M.Ö. 188-133 yılları arasında Attaloslar'ın Bergama Krallığı’nın parçası olur. M.Ö. 129’dan itibaren çeşitli Roma eyaletleri içine dâhil edilen Sagalassos, son olarak M.Ö 39’da Roma’nın Galatya eyaletinin en önemli kenti olur. Romalılaşma süreci ve antik kentin tarihi, kazılarla ortaya çıkarılmış kent kısımları ve mimari kalıntılar üzerinden takip edilebilir (Waelkens 2002, 313-314)."

Not: Bu yazı  Marc Waelkens tarafından 1. Burdur Sempozyumu kapsamında bildiri olarak sunulmuştur.











Sonu -ssos'la biten antik kentler konusunda değişik görüşler ileri sürülüyor. Kimine göre çift "s" kullanımı anadolu ile alakalı bir gösterge; kimine göre de bu kimi yöresel dillerin "Helenleşme" sürecinde adaptasyonundan kaynaklanıyor: Konuyla ilgili ilg,inç bir makale aşağıdaki linkten okunabilir:
http://minoablog.blogspot.com/2010/08/pre-greek-place-names-of-aegean.html


“Kremna (Κρεμνα)`

Uçurumun kıyısında bir Pisidia kenti. Klasik Yunanca "Uçurum" anlamına gelen (κρημνός) kelimesinden yola çıkarak adının veril...