5 Oca 2008

Söz ve İş

Kötü söz ne kadar ucuzsa iyi iş o kadar pahalıdır (O.K iletisi Anonim)

İyi şeyleri engelleyen sözler esasında saymakla bitmez. Bu sözlerden bazıları bir virüs gibi bulaşıcıdır. Kırıcı sözler ise ruhlarda onulmaz yaralar açabilir ve insanların özgüvenini zedeler. Zehir gibi acı sözlerin kullanımı, en coşkulu ortamlarda bile havanın buz kesmesine yol açar.

Türkçemizde keder ve hüzün kelimelerinin sayısı 100'ü aşarken, neşe, sevinç ve sevda sözlerinin sayısı 30'u geçmez. Olumsuz duygu ve düşüncelerin anlatan basmakalıp sözler de övgü sözlerinden çok fazladır. Bunlara bir de önyargılar, peşin hükümler ve bir tür yalan olan mazeretler eklenir. Aksi gibi sevgi sözlerini kullanmakta olağanüstü cimri davranırken, başarıyı engelleyen sözleri her fırsatta kullanırız. Bu tür sözler, aile mutluluğunu ve ülke huzurunu bozar.
Kötü ve olumsuz sözlerin yerli yersiz sık kullanımı işyerlerindeki verimi de düşürür. Çünkü kötü söz ne kadar ucuzsa, iyi iş o kadar pahalıdır...
İyi şeyleri engelleyen sözler esasında saymakla bitmez. Bu sözlerden bazıları bir virüs gibi bulaşıcıdır. Kırıcı sözler ise ruhlarda onulmaz yaralar açabilir ve insanların özgüvenini zedeler. Zehir gibi acı sözlerin kullanımı, en coşkulu ortamlarda bile havanın buz kesmesine yol açar. İnsanlar arası iletişimi bozan sözler ise topluma kin tohumları saçar.

Mermi gibi sözler

Bazı sözler, ailede, şirkette ve toplumda şiddetin tohumlarını eker. Kişiliği ve özgüveni mermi gibi sözlerle yaralanmış kişiler güçten düşer ve başarıyı yakalamakta zorlanır. Karşısındakine "Sen adam olmazsın!" diyen kişi önce kendisiyle yüzleşmek ve kendisinin ne ölçüde adam veya insan olduğunu sorgulamak zorundadır.
"Senin aklın ermez" ve "Sana mı kaldı?" gibi sözler, küçüklerin ve gençlerin araştırma ve iş yapma azimlerini daha işin başında yok eder . "Boyundan büyük işlere kalkışma!" azarı ile ikide bir paylanan kişilerin kırılan cesaretleri onların kabuğuna çekilmesine yol açar.
"Senden başka ne beklenir ki?" ve "Sen kim, başarmak kim" sözlerindeki küçümseme ve hor görme ise yeni filizlenen başarı girişimlerini hoyratça kırar.

Yenilik düşmanlığı

Beynini terletip yeni bir fikir veya çözüm üretenlere önce "Bu fikri de nereden buldun?" diye sitem edilir. Aşağıdaki diğer tepkiler ise biraz daha yumuşak ama aynı ölçüde moral bozucudur:
"Bunu hiç deneyen olmuş mu?" sorusu ile yenilikçi kişiden ikna edeci örnekler bulması istenir. "Düşünce iyi ama pratik değil" sözüyle dar görüşlü kişiler, önerilen yeniliği daha anlamadan hemen "hayalci" etiketini yapıştırır.
Mevcut bozuk düzeni sürdürmekten yana olanlar, "Bizim için çok erken" itirazı ile değişim önerisini gündemden düşürmeye çalışır. "Biz buna henüz hazır değiliz" sözü de aynı ölçüde frenleyicidir.
Bu uyarılara rağmen yeniliği savunanlar "Eski köye yeni adet getirme." diye sert bir şekilde azarlanır. "Bu proje güzel ama bize uymaz!" yorumunu yapanlar bize uyacak alternatif bir projeyi nedense hiçbir zaman üretmez.
Eskinin taraftarları, "Bakalım başarabilecek mi?" kuşkusu ile yeni fikirleri hayata geçirenleri sürekli olarak gözetler. İpin üstündeki cambaza "Ne zaman düşecek" diye bakarcasına, aksiliklerin yenilikçi kişiyi ne saman sendeleteceği ve yere sereceği kıskanç bir merakla izlenir. Getirdiği yenilik başarılı olanlar ise insafsız eleştirilerle yıpratılır. Övgü bekleyen yenilikçiye yöneltilen tepkiler onu anasından doğduğuna pişman edecek kadar serttir…

Tembellik bahaneleri

Sorunları algılayanlar ama çözüm için kendilerine yormak istemeyenler, koltuklarına gömüldüklerinde şu bahaneler ile kendilerini avutur:
Bırakmazlar: Bu sözü bir işi deneyecek enerjiyi kendinde bulamayanlar peşin olarak kullanır.
Zamanım yok: Tembelliklerine bahane arayanlar, haftanın 7 gününün, günün 24 saatinin, iki- üç saatlik bir başarı çabasına yetmeyeceğini savunur.
Nereden başlasam bilmem ki? Siz bir kere ilk adımı attığınızda, çözümler çorap söküğü gibi arka arkaya gelir. Yeter ki siz bir başlayın…
Artık çok geç! Bir işi başarmak için hiçbir zaman geç değildir. Her zaman her koşulda yapılacak bir şey muhakkak vardır.
Bana kalsa çoktan yapardım: Bu bahaneyi bırakıp bir an önce harekete geçin. Elinizi tutan mı var?
Ben tek başıma ne yapabilirim ki: Bu cümleyi bir aksaklığı gören ama düzeltmek için parmağını taşın altına sokmayanlar kullanır. Siz ataletinize böyle bir kılıf aramayı bir tarafa bırakıp bir şeyler yaptığınızda başkaları da peşinizden gelebilir.

Sosyal virüsler

Ünlü yazar Cenap Şehabettin, yaklaşık 100 yıl önce şu teşhisi yapmıştı. "Millet bitti! Memleket mahvoldu! diye haykıranlarımızı muayene ediniz. Ya yüreklerinde memuriyet hasreti vardır, ya da ceplerinde para yoktur." Günümüzde de ağızlarda sakız olmuş bazı boş sözler adeta AIDS virüsleri gibi, toplumsal bağışıklık sistemimizi zayıflatır.
Ev ve kahvehane sohbetlerinde "Biz adam olamayız." ve "Bizden ne köy olur ne kasaba…" diye konuşanlar, kendi yetersizliklerini tüm topluma yüklemiş olur. Bunlar "Toplum ve insanlar yetersizse benim de bir şeyler yapmama gerek yok" diye düşünür.
"Bu millet adam olmaz." ve "Millet değil illet" gibi basmakalıp ve saçma sözler, kullananların ruhlarının aşağılık kompleksi ile sakatlandığını ortaya koyar.
Değişime ve reformlara karşı olanlar ise "Burası Türkiye!" ve "Böyle gelmiş, böyle gider!" sözlerinin arkasına saklanır.

Bacağına ateş edenler

Bazı zehirli sözlerin başkalarına ve topluma bir zararı yoktur. Bu sözler sadece kullananları yaralar. Geçmişteki tatsız olaylar nedeniyle özgüvenlerini zedelenen kişiler, kendilerini kuşatılmış gibi hisseder.
Bu kişiler "Herkes bana karşı!" ve "Kimse beni sevmiyor." diye söze başlar ve bacağına ateş edercesine aşağıdaki sözlerle kendi kişiliklerini yaralarlar:
Beni anlamıyorlar: Kendinizi daha iyi anlatmayı deneyenlerin halinden anlayanlar muhakkak olacaktır.
Bana imkân vermiyorlar: Kimse imkânları altın bir tepside sunmaz. Başarı, imkansızlıklarla boğuşanların yüzüne güler.

Aksilikler hep beni bulur zaten:

İşler bir dönem kötü gidebilir ama her şeyin rayına oturacağı günler için mücadele etmek gerekir.

“Kremna (Κρεμνα)`

Uçurumun kıyısında bir Pisidia kenti. Klasik Yunanca "Uçurum" anlamına gelen (κρημνός) kelimesinden yola çıkarak adının veril...