2 Nis 2008

Nisan-Nissan-Nisag-April-Avril-Aviv

Yağmurlar çimleri ıslatıyor ve gökgürültüleri birbiri ardından patlıyor , yeşillenen ağaçların ve otların üzerinde beliren rengarenk kır çiçekleri bir mesaj iletmek ister gibi size göz kırpıyor.
Kısacası "göğün yere indiği zamanlar " denen dönem başladı.Nisan ayına girdik.
Bizim paralelimizde havalar soğuk ama ,çok renkli,daha güneyde ise Kenan 'da ve Mısır 'da hasat zamanı .

Nihayetinde her yıl tekrarlanan bir döngünün başlangıcı. "Avril " , "Nissan " ya da "Aviv".
Tevrat 'a göre, evren altı günde yaratılıyor ; ilk gün "1. Aviv" ,yeni yılın ilk günü ,Exodius 'un başlangıç tarihi da 14 Nisan olarak kabul ediliyor. ; Sümerlerde harman zamanının ilk günü , "turfanda ayı ." kutsal ay.Yahudi takvimdeki yedinci ay.

Sümer dilinde Nisag , Babil takvimindeki ilk ay : Nisan ...
Gündüzün geceyle eşitlendiği "Passover" günleri.
"Nissan" otomobil markasının amblemi de bu eşitliğe göre tasarlanmış.

Osmanlı öncesinde ve sonrasında İslam'ın kabulünden sonra zaman ve takvim içinden çıkılması imkansız bir hale gelmiştir.Bugün bile anlamakta zorlandığımız" Hicri kamer" ve "Hicri şems" takvimleri tam bir bulmaca haline dönüşmüştür :

"Hicrî Şemsi "Takvime "Rumî Takvim" de denir. Hz. Peygamberin Kabe'ye geliş günü olan miladi 20 Eylül 622 tarihini, Hicri sene başlangıcı olarak kabul eden, Arapça'da güneş anlamına gelen "Şems"kelimesinden de anlaşılacağı üzere, dünyanın güneş etrafındaki dolanımını esas alan bir takvimdir.

Rumi takvim Osmanlı devletinde miladî tarihiyle 13 Mart 1840 tarihinde kabul edilmiş ve o gün karşılığı olarak Rumî takvimde 1 Mart 1256 günü olarak saptanmıştır.
Rumî takvim miladî takvim gibi bir güneş yılını esas aldığı için, Rumî takvim Hicrî (Kameri=ay) takviminden farklı olarak miladi yılın sabit olarak 13 gün geride takip etmiştir. Rumî yılbaşı olarak 1 Mart günü kabul edilmiştir.Bu doğal olarak miladi takvimin kabulünden sonra tam bir karmaşaya dönüşmüştür.

Giresun'da ayların daha farklı adlandırıldığını görüyoruz:Zemheri (Ocak), Gücük (Şubat), Mart (Mart), Abrul (Nisan), Mayıs (Mayıs), Kiraz (Haziran), Orak (Temmuz), Ağustos (Ağustos), Haç Ayı (Eylül), Avara (Ekim), Koç Ayı (Kasım), Karakış (Aralık).
Zamanla ve takvimle zaten sorunu olan Anadolu insanı neyin hesabını tutacağını şaşırmıştır.
Bugün hala bu şaşkınlık sürmektedir.

Yılın mevsimlere bölünmesini daha kolay bulan Anadolu insanı seneyi , " kasım" ve "hıdrellez" olarak ikiye bölmüştür..
Kasım, resmi takvim takvimindeki Kasım ayı başında başlar 6 Mayıs'a kadar sürer, Hıdrellez ise 6 Mayıs'ta başlayıp Kasım'a kadar sürer.
Anadolu'nun doğu bölgeleriyle, öteki bölgelerde özellikle Alevi topluluklar arasında nevruz (22 Mart, eski Martın dokuzu) yılbaşı sayılır.
Bu tarih, ilkbaharın başlangıcı olarak bir çok kültürde yılbaşı sayılmıştır.Doğu Anadolu geleneklerinde nevruzu, Nuh Peygamberin gemisinden çıkıp Ağrı'nın tepesinden yanındakilerle Sürmeli Çukuru'na indiği gün sayma inanışına rastlanmaktadır.

Bahardan söz ederken , büyük usta İgor Stravinsky'nin "Bahar Ayini" yapıtından söz etmemek olmaz .

"le Sacre du Printemps" "The Rite of Spring" "Bahar Ayini"

29 Mayıs 1913 yılında eser Paris ' de ilk sahneye konduğu gece büyük bir skandal yaşanmıştır. Zamanın ünlü bestecisi C.Debussy ,konseri yarısında terk etmiştir. Kendisine nedenini soranlara da ,hiç çekinmeden eseri çok yavan ve sıkıcı bulduğunu belirtmiştir.Oysa Stravinsky bir düşünü müzikle anlatmaya çalıştığını söylemiştir.

Eser iki ana bölümden oluşmaktadır.Bölümlerde derin alegorik öğeler,dini ve mitolojik temalar kullanılmıştır.Kübist sanat akımının ilk ürünlerinin ortaya çıktığı bu dönemde Stravinsky'nin derin alegori kullanımı tutucu romantikler tarafından tepkiyle karşılanmıştır .

Birinci bölümde genç ve yakışıklı erkekleri etrafında toplayan yaşlı tanrıça, onlara yeryüzünü ve yeryüzünün sırlarını anlatmaktadır.Daha sonra genç kızlardan oluşan bir grup,tapınak rahibesi ortaya çıkar.Yoğun bir biçimde kullanılan vurmalı çalgıların eşliğinde gençler çılgınca bir dansa başlarlar."Yeryüzüne tapış" adlı birinci bölüm son derece hareketli danslarla sürer,kızlarla erkeklerin rekabeti bir savaşa dönüşür.Sonunda erkekler yalnız kalırlar.Tanrıça yeryüzünün gizemlerini anlatmayı sürdürür.

İkinci bölüm "Kurban" adlı gizemli bölümdür.Bir Fenike dini inanışının değiştirilerek işlendiği bu bölümde tapınak rahibeleri aralarından birisi kurban olarak seçilir.Kurban olarak seçilen bakire genç kız ölene kadar çılgınca dans eder.Bölüm bakirenin ölümüyle sona erer.

İgor Stravinsky ilk eserlerinde müzikle çeşitli kültürlerin mitolojik öykülerini anlatmaya çalışmıştır.1910 yılında "Ateş Kuşu" ,1911 yılında "Petruşka " adlı yapıtları en iyi örnekler olarak gösterilebilir.
Hiç şüphesiz bu türün en iyi örneği olarak kabul edilebilecek "Bir bahar Ayini "ustanın en önemli eseridir.

“Kremna (Κρεμνα)`

Uçurumun kıyısında bir Pisidia kenti. Klasik Yunanca "Uçurum" anlamına gelen (κρημνός) kelimesinden yola çıkarak adının veril...