23 Oca 2010

Uğur Mumcu


Bu sabah,Der Saadet 'te Kılıç Ali Paşa Camii müezzininin sesi ve kar yağışıyla üşüyerek uyandık .

Elektrikler kesik. Beyoğlu ve Cihangir elektriksiz kalmış. Donuyoruz ...

Pilli radyomuzda dinliyoruz...Beşiktaş ve Karaköy daha da kötüymüş...

Kombi çaresiz....Dışarı fırlayıp bir yerlere sığınmayı planlıyoruz , ama kendimize yediremiyoruz.

Yoğun kar kar yağışı sürüyor...sanki hiç buralarda güneş doğmamış sıcak günleri görmemişiz gibi..

Sokakta birbiri ardından patinaj yapan otomobiller ...

Tüm uyarılara rağmen , bana bir şey olmaz diye düşünen ve zinciesiz çıkan araba sahipleri;

Kornalar... Küfürler ....

Ama yine de hoşgörülü insanlar yok değil . Hayret edilecek bir şey .. İnsanlar düşene ve düşküne her şeye karşın yardım ediyor...

Bu ne denli yüce gönüllülüktür .

Anlaşılması zor.


Kardeşim neden zincir takmadın ? diyen yok...

Kızan bağıran , hesap soran yok...

Eski "Demirel Günleri " diye anılan günleri anımsadım...

Yakıt yok.. Benzin yok ...Döviz yok...

Yok da yok....

Elektiriğimizin neden kesildiğini anlamak için , telefon etmek gerekiyor...

Telefon çalaışmıyor.. Elektrik yok .. Telefon yok ...

Çaresizsin ...

En kötüsü ..Eski günleri hatırlamak ..

Yokluk günlerini...

Darı ambarında ölen tavuk misali günleri....


Panikledim. Evden fırladık ...


Hemen Stockholm günlerini anımsadım...

Oysa İstanbul valisi halkı sakin olmaya çağırıyordu...

Sadece 20 cm kar ..

Tanrım ..

Stockholm 'de kar kalınlığını kimse düşünmezdi...

Elektirkler de kesilmezdi...

O zaman sen Stockholm 'e git .. diyenler olacaktır belki....

Ama ben buranın vatandaşıyım ve vergimi aksatmadan ödüyorum....

Üstüne üstlük ... Türk ve İslam 'ım...

Farklılık nerede ?

Anlamak çok zor .


Yine de evden çıkıp İstanbul 'u karlar altında seyretmek ve yaşamak güzel ...


Ne de olsa ben burada, bu coğrafyada kendimi evimde hissediyorum ...


Yaşasın körler şehri....

İstanbul...

Sevgili Uğur Mumcu ,

Arafta bizi izlediğini söyleyenler var...

.(
24 Ocak 1993 tarihinde, evinin önünde park halindeki özel aracına konulan patlayıcı maddenin infilaki sonunda hayatını kaybeden, araştırmacı-gazeteci merhum Uğur Mumcu'nun, bu suikastı kendisine düzenleyen failin bir an önce bulunması konusunda verilmiş olan Meclis araştırma önergesiyle ilgili olarak, 14 Ekim 1996 tarihinde, bir yazımız üzerine, Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığından almış olduğum yazılı bilgiyi, aynen, Yüksek Heyetinize arz edeceğim:

“Sanıkların araştırılması ve yakalanması işlemleri, Cumhuriyet Başsavcılığımızın (1994/86) hazırlık sayılı soruşturma evrakıyla sürdürülmektedir. Olayı müteakıp, gerekli çevre araştırması yapılmış, elde edilen maddî deliller uzman ekip ve bilirkişilerce incelenip değerlendirilmiş, şüpheli kişiler ve yerler soruşturmaya alınmış; daha önce meydana gelen ve benzer patlayıcı madde kullanmak suretiyle gerçekleştirilen öldürme olaylarıyla bağlantısı araştırılmış, alınan her türlü ihbar üzerinde durulmuş, konuyla ilgili basın ve televizyon kuruluşlarında yer alan haber ve yorumlar göz önünde bulundurulmuş, öldürülen Uğur Mumcu'nun yakınları tarafından ileri sürülen iddialar üzerinde durulmuş; gerek yurt içinde gerekse uluslararası alanda faaliyet gösteren örgüt ve dış mihraklarla bağlantılı olabileceği düşünülerek, MİT Müsteşarlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Ankara Emniyet Müdürlüğü ve İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı ile işbirliği içine girilmiş olmasına rağmen, bugüne kadar, öldürme olayının aydınlatılması, faillerinin tespit ve yakalanmaları hususunda olumlu bir sonuç elde edilememiştir
.

Seni saygıyla anıyorum .

Ruhun Şad olsun .....

"Gözü olan görür" ..."Kulağı olan duyar... "



"Esse est percepti."

“Kremna (Κρεμνα)`

Uçurumun kıyısında bir Pisidia kenti. Klasik Yunanca "Uçurum" anlamına gelen (κρημνός) kelimesinden yola çıkarak adının veril...