16 Nis 2010

Nükleer Güvenlik Zirvesi..




Son günlerin en önemli olaylarından biri Başkan B. Obama ‘nın insiyatifiyle Washington ‘da 47 ülkenin en üst düzeyde temsil edilmesiyle gerçekleştirilen nükleer güvenlik toplantısıydı.


Zirvenin ana amacının nükleer silahların terörist grupların eline geçmesini önlemek için gerekli adımların tartışılması olacağı açıklanmıştı.

Bu zirveden sonra bazı ülkelerin kontrolünde olduğu söylenen “bilindiği” kadarıyla yaklaşık 19,000 adet nükleer silahdan, masum insanların nasıl korunabileceği konusunda somut bir netice çıkmış mıdır ?

Voice Of Amerika ‘nın bildirdiğine göre iki günlük zirvenin ardından basın toplantısı düzenleyen ABD Başkanı Barack Obama gelişmeyi, “büyük başarı günü” diye nitelemiş.Toplantının nükleer silahlardan uzak bir dünya yaratma çabasının parçası olduğunu belirtmiş. Obama ,liderlerin tüm nükleer malzemeyi nükleer terörizm tehlikesini ortadan kaldırmak amacıyla, dört yıl içinde emniyet altına almayı kararlaştırdığını da açıklamış..

Anadolu Ajansının verdiği habere göre ise de ,Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy,Fransa'nın "güvenliğinin garantisi olan" nükleer silahlardan vazgeçmeyeceğinibildirmiş.

Yine haber ajanslarından anladığımız kadarıyla Kanada ellerindeki zenginleştirilmiş uranyumu Amerika'ya göndermeyi planlıyor.

İtalya, Çin ve Hindistan ise nükleer enerji ve sonuçları konusunda eğitim merkezleri açacaklarını taahhüt ediyorlar.

Rusya ise zenginleştirilmiş plutonyum kullanan sivil nükleer reaktörünü kapatacağı sözünü veriyor.Ukrayna ve Meksika gibi ülkeler de ellerindeki zenginleştirilmiş uranyumu kullanmayacaklarını taahüd ediyorlar.

Ukrayna stoğunda bulunan 100 kg uranyumdan vazgeçebileceği mesajını veriyor.Doğal olarak tüm bu taahüdlerin parasal aanlamda bir karşılığı da var.Bu finansmanı kimin sağlayacağı konusu da önümüzdeki günlerde yapılacak olan ikili zirvelerde ortaya çıkacaktır.
Zirveden sonra akıllara gelen esas soru, nükleer güvenliği sağlamak amacıyla gerekli yatırımın ne kadar paraya mal olacağı ve bu parayı kimin ödeyeceğidir.

Öte yandan ABD ‘nin askeri kanadının resmi sitesi sayılan Global Security.org ‘da yer alan bir değerlendirmeye göre teröristlerin ilk etapta nükleer bombaları Rusya’dan temin edebilecekleri ihtimali üzerinde duruluyor.Rusya ‘da 3,000 ila 15,000 arasında nükleer başlık bulunduğu varsayımı yapılıyor.

İkinci tehlikeli ihtimal Pakistan.ülkenin içinde bulunduğu siyasi karmaşanın yol açabileceği zaafiyetler üzerinde duruluyor.Pakistan ordusunun kontrolünde bulunan bombaların teröristlerin eline geçme ihtimalinin yüksek olduğuna da işaret edilmektedir.

Üçüncü ihtimal ise nükleer atıkların depolandığı Güney Afrika ve Şili gibi yerlerden teröristlerin rahatlıkla temin edecekleri zenginleştirilmiş uranyum atıklarının bombaya dönüştürülme ihtimali olduğu konusudur.

Geriye İran ‘ın üzerinde çalıştığı nükleer program kalmaktadır.
Bu konuda iki ayrı görüşün medya organlarında yer aldığını görmekteyiz.
ABD ‘nin basına açıkladığı resmi görüşü savunma bakanı Robert Gates ‘in NBS TV kanalına verdiği demeçle çerçevelenmektedir.

Gates ‘e göre İran ‘ın elindeki uranyumu zenginleştirme çabalarının devam ettiğini fakat bu çalışmaların beklenenden daha yavaş ilerlediği , dolayısıyla İran ‘ın yakın bİr gelecekte bomba yapma ihtimalinin bulunmadığı doğrultusundadır.

Öte yandan dışişleri bakanı Clinton İran ‘ın nükleer programının kontrol altında tutulması için uluslararası destek gerektiğinin altını çizmesinin; aralarında Türkiye ‘nin de bulunduğu bazı ortadoğu ülkelerine dolaylı bir mesaj gibi algılanabileceğidir.

ABD ‘de bulunduğu sırada başbakan R.T: Erdoğan ‘ın başta ABD başkanı B.Obama olmak üzere bir çok liderle istişarelerde bulunduğu haber ajanslarına yansımıştır.Bazı yorumcular,her şeyden önce İran ‘ın nükleer bomba yapma ihtimalinin sınır komşusu Türkiye aısından ne kadar kabul edilemez olduğunun gerek Erdoğan gerekse de dışişleri bakanı Davudoğlu tarafından ifade edildiği bildirilmektedir.

Bu zirveden ortaya çıkan sonuç ,giderek İran ve Pakistan üzerine yoğunlaşacak olan önlemler paketinin önümüzdeki günlerde ortaya çıkacağını göstermiştir.

Alınacak olan ekonomik önlemlerin neler olabileceğini , giderek bu önlemlerin masum insanları ne kadar koruyabileceğini hep birlikte göreceğiz.

“Kremna (Κρεμνα)`

Uçurumun kıyısında bir Pisidia kenti. Klasik Yunanca "Uçurum" anlamına gelen (κρημνός) kelimesinden yola çıkarak adının veril...