11 Haz 2016

Latmos Prehistorik Kaya Resimleri


Latmos (Beşparmak) bölgesinde ilk kaya resmi 1994 yılında Alman arkeolog Dr.Anneliese Peschlow-Bindokat tarafından Alman Araştırma Merkezi (DFG), DAI ve Gerda Henkel Vakfı`nın destekleri ile dünyaya ve Türkiye’ye tanıtıldığı ileri sürülüyor. Resimler geç neolitik dönemden (Yeni Taş Devri`nden) kalkolitik döneme (Bakır Çağı`na) kadar (M.Ö. 6000 – 5000) süren bir zaman içerisine tarihlendiriliyor. Bugüne kadar bulunan resimlerin bulunduğu mağara  sayısı ise 170. Resimlerin dağılımı Bafa gölü ile antik “Marsyas” nehrinin (Çine Çayı) vadisi arasındaki dağlık alanı kapsıyor. En yoğun oldukları alanlar Tekerlekdağ`ın etrafındaki ana dağların güney batı ve kuzey doğu etekleri ile kenar tepeler olarak belirleniyor. Kaya resimlerinin eski Beşparmak geçitleri hizasında yoğunlaştıkları dikkat çekiyor.
Bazı araştırmacıların yorumlarına göre bu resimler “Hava Tanrısı kültü”, ya da “İklim Tanrısı kültü ” olarak tanımlanabilecek  bir kültün eseri. Beş yüzden fazla insan figürünün yer aldığı bu resimlerde av sahnesi yok.
Resimlerin bulunduğu toplam sekiz merkez şöyle sıralanıyor:
  1. Söğütözü ovasının güneyindeki kenar vadileri ile birlikte Söğütdere vadisi.
    2. Bozalan yaylası ve Karadere.
    3. Kovanalan yaylası.
    4. Yediler arazisindeki dağların güney eteği.
    5. Karahayıt köyünün kuzeyinde Balıktaş ve Kavaklıdere.
    6. Bafa gölünün kuzey ve dogu sahili.
    7. Sakarkaya köyünün cevresindeki dağların güney etekleri.
    8. Anadolu geçidinin kuzeyindeki Çayırlık Mevkii ile Bağarcık Kalesi civarındaki alan.
 Aşağıda kaya resimleri konusunda Alman arkeologların görüşlerini yansıtan bir alıntı yapıyorum:
“Resimlerin genelde tek bir konusu var: İnsanlar. Onun yanında çeşitli tezyinat, işaret ve simgelere de rastlanmaktadır. Buzul çağında batı Avrupa`da mağara resimlerinin ana konusu olan hayvan şekilleri Beşparmak kaya resimlerinde oldukça ender bulunmaktadır. Buzul çağı sonrası kaya resim sanatında av, çiftçilik veya insanların yerleşmiş hayatlarına yönelik çeşitli sahneler gibi sık rastlanan motifler de Beşparmak`ta henüz bulunmamıştır.
İnsan resimlerinin ilgi odağında birey değil, toplumun bir üyesi olan insan duruyor. Kimi resimlerde kırktan fazla figür belirmektedir. Bu arada kadın figürleri çoğunluktadır. Tek figürlü resimler ise seyrektir.
İnsan figürünün çizimi için belirli bir şema kotası vardı: Erkek daima ön cepheden ve bir kaç istisna dışında cinsel organları olmadan (1), kadın ise aşırı iri ve çoğu kez bezemelerle süslü kalçasıyla profilden görülür (2). Kilim desenini andıran motiflerden dolayı bu bezemelerin etek veya önlük gibi bir elbise parçası anlamına geldiği tahmin ediliyor. İlginç olan bazı kadın figürlerinin anlaşılan erkek cinsel organına sahip olmalarıdır. Bunun henüz tatmin edici bir açıklaması bulunamamıştır.
Grup resimleri çoğunlukla her iki cinsiyetten oluşuyor (3.5). Ama bunun yanında sadece erkeklerden ve sadece kadınlardan oluşan gruplar da mevcut (4). Bir kadın bir erkekten oluşan çift resimleri ise çoğunlukta (3). Bu çift resimlerinden kaya resimlerinin ana unsuru iki cins arasındaki ilişki ve aile olduğu düşünülüyor. Resimlerin bazılarında düğün sahnesi görünüyor olabilir. Büyüklerin yanında çocuk olma ihtimali olan küçük şahısların da bulunması aileye yönelik bir işarettir (4.5). Ancak bu „aile sahneleri“ yaşanan belirli olayların gerçekçi bir tablosu olarak değil, resim dili anlamında o zamanki bazı değerlerin şifresi olarak algılanmalıdır. Kadın ve erkekten oluşan çift diğer anlamıyla verimlilik simgesi olarak da anlaşılabilir.”
  Erkek resimleri.
Bu yukarıda sıralanan merkezlerde bulunan kaya resimleri epigrafi uzmanları tarafından şöyle yorumlanıyor: Alıntı yapıyorum:
Beşparmak kaya resimleri arasında Karadere „mağarasında“ bulunan resim özel bir yer almaktadır. Konusu, katılığı ve büyüleyici etkisiyle diğer „aile sahnelerinden“ çok farklıdır.
„Mağaranın“ içinin doğusunda bulunan resim farklı boyutlarda figürlerin topluluğunu gösteriyor (6-8). Bu gruba hemen sağındaki oyukta bir figür daha katılıyor. Muhtemelen önden görülen bir hayvanın resmi olan soldan sekizinci figür ve resmin sağ kenarındaki kadın figürü hariç hepsi erkek ve bunlardan beşi fazla uzun boyunlu çizgi adamlardan ibaret. Sadece dördüncü, yedinci ve onuncu figürlerin boyutları, el hareketleri ve vücut şekilleri diğerlerinden çok farklı. Tahminen uzun sürelik bir değişim evresi geçirdiler. Bu büyük olan dördüncü figürün bir minyatürü gibi duran soldan ikinci figür için de geçerli.
Soldan dördüncü figür şüphesiz baş kişi. Yumruk halinde havaya kaldırılmış elleriyle ve iklim tahribinin oluşturmuş olduğu kemer şeklinin altındaki yüksek pozisyonu ile hepsinin arasından öne çıkıyor.
Tuhaf olan bir çok figürün T şeklindeki veya antene benzeyen kafa süsü olması. En çok da baş figürde göze çarpıyor. Bu süsler muhtemelen boynuz anlamına geliyorlar. Boynuzlu veya boynuzlu maskeli insan figürleri kaya sanatında olağan olmayan bir görüntü değil. Hatta Eski Taş Devri`nden beri biliniyorlar ve „boynuz tanrıçaları“, cinler veya büyücüler olarak yorumlanıyorlar.
Karadere`deki resmin dağin tepesindeki iklim tanrıçasının kültü ile ilgili olduğu düşünülüyor. Bunu destekleyen bir gözlem de girişin yanındaki kayanın tabanında basık yuvarlak bir oyuğun olmasıdır (9-10). Buradan ana dağ zincirine bakıldığında sadece en yüksek olan ve kutsal diye geçen dağın tepesi görünüyor (11). Diğer tepeler kayanın karşı duvarının arkasında kalıyor ve görünmüyor. Bu kaya duvarına çıkınca, karşıya çıkan manzara tüm dağ zincirini kapsıyor (12) ve ister istemez, acaba bu „mağara“ duvarındaki figürler birbirinden farklı dağların tepelerini mi temsil ediyor ve „mağaranın“ önünde yapılan kurban ritüelleri onlara mı hitap ediyordu diye düşündürüyor. Belki de dominant dördüncü figür en büyük dağın tepesinin temsilcisi ve iklim tanrısıdır (13). Bu yorum doğruysa resimdeki figür Anadolu iklim tanrısının en erken tasviridir.
Lakin bu figürü büyücü olarak yorumlamak da mümkündür. Tabii ki kalkolitik çağda (Bakır Çağı`nda) doğu Ege bölgesinde bunun gibi inançların olması suretiyle. Bu açıdan bakıldığında sahnenin tamamı büyücünün yumruklarını havaya kaldırarak dağın tepesinde ayinler yaparak yağmur duası olabileceği şekilde yorumlanabilir.
Bu yorumlara katılmak ya da katılmamak ne kadar önemli bilmiyorum. Bildiğim tek şey o kaya resimlerini görünce sekiz bin yıl öncesini hayal etmekte ne kadar zorlandığım. Resimlerde figürler kadın olsun erkek olsun başlarının üzerinde boynuza benzer semboller çizilmiş. Şapka da olabilir mi diye düşünmeden edemiyorum. Kadınların bir kısmı kalça tarafından diğer kısmı göbek tarafından hamile gibi çizilmiş. Hamile kadınlar ve dans eden erkekler ve çocuklar resmedilmiş. Cinsel organlar yok. Ağırlıklı olarak hamile kadınlar var. Resimlerde sanki bir tören kayıt altına alınmış gibi duruyor. O dönemde video olmadığına göre  kayalara resimler yaparak kayıt altına alıyor olmalılar. Belki de bu kutsal mağara bir tapınak olarak görev yapıyordu. Resimleri çizen de kutsal kişi olabilir. Bir av sahnesi göremiyoruz. Av hayvanı da göremiyoruz.  Ama başlık olarak boynuzlar var. Büyük bir olasılıkla hayvan boynuzları.  Buzul çağından çıkan dünyanın  zor şartlarında hayatta kalan insanın birbiriyle dayanışarak yaşamlarını sürdürdüğünü de unutmamalıyız. İnanç bağlamında “iklim” tanrısı, fırtına, dağ, vb. gibi doğanın güçlerinden korkan insanın güneşi ve ayı da tanrı olarak gördüğüne hiç şüphe yok. Mağaralar aslında Bafa Gölü’nden çok uzaktaki tepelerde bulunuyor. O zamanlar körfez olan gölün insanların yaşamını daha farklı etkilediği çok açık. Kaya resimlerinin korunması için neler yapılacağını göreceğiz.

“Kremna (Κρεμνα)`

Uçurumun kıyısında bir Pisidia kenti. Klasik Yunanca "Uçurum" anlamına gelen (κρημνός) kelimesinden yola çıkarak adının veril...