29 Nis 2007

BİR PAZAR GÜNÜ BENİ GÜNEŞE ÇIKARDILAR

Günlerden Pazar . Nisan ayının son pazar günü . İstanbul 'da görülmemiş bir hareketlilik var . Çağlayan meydanında cumhuriyete ve demokrasiye saygı mitingi düzenleniyor . Ankara 'dan sonra şimdi de İstanbul .

1923 yılında kurulan cumhuriyetimiz için neden yürüyüş yapılıyor ? Cumhuriyetimiz neden tehlike altında ?Demokrasimiz yeterince olgun değil mi ? 84 yıl cumhuriyet için , demokrasi için yeterince çalışma yapılmadı mı ?


Dış basından olayın nasıl izlendiğine bakalım.

Orta Doğu :

Aljazeera .net
"Massive pro-secular demo in Turkey"



Bir milyondan fazla laiklik yanlısı Türk protesto mitingine katıldı.600 den fazla sivil toplum kuruluşunun organise etttiği protesto mitinginde katılımcılar Türkiye'nin laik kalmasını istediklerini ifade eden sloganlar atmışlardır .Hükümetin anti laik icraatlarını protesto eden katılımcılar başbakan Recep Tayyip Erdoğan 'ın istifasını istemişlerdir .

International Herald Tribune -Europe
SVENSKA DAGBLADET

"İstanbul 'da yüzbinlerce kişi hükümete karşı yürüdü "

Hükümetin icraatlarını eleştiren katılımcılar hükümetin istifasını istediler . Değişik gruplardan oluşan katılımcılar laik bir Türkiye istediklerini belirttiler. Ülkede laik güçlerle islamcılar arasındaki çelişkiler giderek artıyor.
SONUÇ :

Dış basının olaya büyük bir ilgi gösterdiği anlaşılıyor . İşlenen tema ise, iki ayrı kutuba ayrılan ülke siyaseti.Laikler ve İslamcılar . Bu siyasi eğilimlerin arasındaki gerilimin git gide arttığı vurgulanıyor .

Ülke nüfusunun büyük bir çoğunluğu demokrasi ve özgürlüklerden yana . Bu kutuplaşmaları ve bu dayatmaları istemiyor . Bugün Çağlayan meydanında toplanan insanlar çağdaş bir yaşam sürmek istediklerini ,hukukun üstünlüğünü ve Cumhuriyetin temel niteliklerini korumak amacıyla orada olduklarını söylüyorlar .

Hükümetin bunu duymasını istiyorlar. Öte yandan Deniz Baykal 'ın CHP 'sinin artık bu eğilimi savunmaktan çok ülkeyi gerilimli bir ortama soktuğu da vurgulanıyor . CHP tabanı hızla kayıyor .

Bu kayan tabanın birleşeceği bir parti yok .

Cumhuriyetin temel niteliklerine ve demokratik hukuk devletine bağlı milyonlarca insanın bir tek isteği var .

Çağdaş bir ülkede ,kişilik haklarına saygılı bir refah toplumunda huzur içinde yaşamak.






Bunun için halkın daha ne gibi bir bedel ödemesi gerekiyor ? Önümüzdeki günler bu bedelin ne kadar olduğunu gösterecek .Bu bedelin kısıtlanan özgürlükler olmayacağını ummaktan başka bir seçenek de görünmüyor .
1980 yıllarına geri dönelim. Tam yirmi yedi yıl geçmiş aradan.Bu süre içinde siyaset çok kanal değiştirdi. Sistematik olarak ülkenin okumuş kesimi hırpalandı.Cehalet ve populizm meydanı boş buldu.Çoğunluğun azınlığa zorbalığı sistemine dönüştürülen demokrasi anlayışı yaygınlaştı. Cumhuriyeti kuran ,demokrasiyi erdem bilen çağdaş insanlar azınlık oldu. Hakkını aramayı bilen , demokratik hakları ve özgürlükleri için savaşma cesareti olan insanları kim etkisiz hale getirdi ?
"'Biz çoğunluktayız istediğimizi yaparız "'
Bu mantık demokrasiyle nasıl bağdaşır anlamak güç. Çoğunluğun ne gibi hakları olduğu ,azınlığın ne gibi hakları olduğu tartışılmıyor da bambaşka şeyler tartışılıyor.
'Kimi istersem onu seçerim .Çoğunluk bende .' yaklaşımı demokratik bir yaklaşım mı ?
İnsanlar korkuyor . Zorbalıktan korkuyor .Gazeteci korkuyor,televizyoncu korkuyor ,işadamı korkuyor , öğrenci korkuyor , kadın korkuyor , çocuk korkuyor . Bir korku cumhuriyeti olduk.
"Bugün pazar , bizi güneşe çıkardılar " İşte bütün bunları da düşünmek için uygun bir gün.



“Kremna (Κρεμνα)`

Uçurumun kıyısında bir Pisidia kenti. Klasik Yunanca "Uçurum" anlamına gelen (κρημνός) kelimesinden yola çıkarak adının veril...